Hayr olsun

23.4K 1.3K 72
                                    

  Bugün akşama kadar deliksiz uyumuşum. Uyanınca da elim ilk telefona gitti. Ne mesaj vardı ne de arama dudağımı büzerek yattığım yerde doğruldum. Cihan, bir kez dahi olsun aramamıştı... Her zaman yaptığım gibi whatsappı açıp Cihan'ın profiline bastım. Cihan, çevrimiçi değildi. Of son görülmesi de açık değildi. Ekranı kapatınca aklıma gelen şeye tekrar sinirlenerek tekrar ekran kilidini açtım. Sonra rehbere girerek Cihan'ın numarasını sildim sonra da mesajları sildim. Madem beni sevmiyordu madem arayıp sormuyordu arkadaşlığımı dahi hak etmiyordu...

İşte böyle oh be dünya varmış. İçime rahatlama huzur dolunca tebessüm ederek yataktan çıktım. Yoktu öyle karalar bağlamak Sedef Hanım sirkelen ve kendime gel. Seni sevmeyen umursamayan bir adam için kendini heder etmen gerekmiyor. Kendime verdiğim gazla elimi yüzümü yıkadıktan sonra odadan çıktım.

"Sevda nerdesin?" Mutfağın önünden geçerken seslenmiştim ama ses salondan gelmişti. Sesin olduğu yere gittiğimde Yengemin televizyonun karşına geçip her zaman ki gibi karnının üstüne tabak koyarak yine abur cubur yediğini gördüm. Ben yanına giderken ağzı dolu konuşmaya çalışıyordu. Bende abimin verdiği emir üzerine elindeki tabağı alıp önüme koydum.

"Sevda neden her tek kaldığında abur cubura sarılıyorsun bu senin için zararlı bilmiyor musun?" Diye sorduğumda son lokmasını yutkunup tabağı elimden almaya kalkışınca bende eline vurdum.

"Hayırdır Sedef, depresif halinden çıkıp bana mı sardın?"

"Ya hiç olur mu öyle şey yengelerin en güzeli ben sararımda sana mı sararım sadece açım ve bunlar güzel kokuyor." Diyerek ağzıma tıkabildiğim kadar tıkmıştım da yengem de bana da dönerek gözlerini kısmıştı bu ifadeyi iyi tanıyordum. Başımı olumsuz anlamda sallayarak hayır, desem asla pes etmezdi.

"Sen dökül bakalım bu halinin sebebi ne yoksa Cihan aradı da bana mı söylemiyorsun?" Ağzımdakileri zar zor yutkunarak omuz silktim.

"Hayır, aramadı. Zaten şu saten sonra aramasında sadece ben kendime temiz bir sayfa açmaya kadar verdim. İlk olarak da işe gireceğim ev kızı olmaktan bıktım. Eğer abimin teklifi hala geçerliyse yanında çalışıp kimseyi kafaya takmayacağım."

"Hayır ya sen evden gidersen ben tek başıma sıkıntıdan patlarım. Hem sen sabahları erkenden de uyanamazsın boş ver çalışmayı beraber takılalım olmaz mı?"

"Bir kere şurayı düzeltelim sayın yengecim sabahları zorla kalkan ben değilim sensin abim seni sabah uyandırabilmek için akla karayı seçiyor..."

"Hiç de beni zorla kaldırmıyor canım seve seve kaldırıyor. Hem kulağına küpe naz kadınlarının yüzde seksenini oluşturur. Biraz işve biraz cilve tabi her zaman değil arada sıra yapacaksın fazlası beni bile bayıyor..." Sen ne diyorsun yenge der gibi bakınca "İyi be bir şey demedik..." dedikten saliseler sonra eli tabağıma giderek "Sedef azıcık versene canım çekti."

Vermek yerine avuçlayarak ağzıma tıkayıp tabağı da kolumla kapattım. Bu halime ikimiz beraber gülmüştü. Aradan çok geçmeden beş öğün yemek yiyen yengemle bir şeyler atıştırıp karnımızı doyurduk. "Sevda hamilesin anladık da bu kadarı da fazla değil mi?"

"Hiç de değil hamile kalınca beni çok iyi anlayacağına eminim."dediğinde yüzüm düşmüş yine Cihan konusu açılmasın diye konuyu saygıdeğer babama bağlamıştım.

"Yenge söylesene Babam gerçekten beni seviyor mudur? Hani o gün çıkıştım ya içime oturdu. Bazen aklıma düşüyor da ne kadar kötü olursa olsun o benim Babam. Benim Babam olmasaydı Mert gibi ağabeyim senin gibi güzel yengem olmayacaktı. Tamam, bana hiç sahip çıkmadı ama o gün bana pişman gibi geldi."

"Sen Babanla gitmediğin için pişman olduğunu mu söylüyorsun?"

"Hayır, asla. Yine olsa yine aynısını yapardım. Sadece kendimi sorguluyorum. Yine Babamla gitmeyebilirdim fakat en azından iletişimi tamamen koparmayarak sadece birkaç saatliğine de olsa onunla baba kız gibi vakit geçirebilirdim diyorum... Sevda ben Baba kız nasıl olunur bilmiyorum. Hep bunun özlemiyle yaşadım. Uzaktan baktığım heves ettiğim baba figürüyle zaman geçirip anılar biriktirmek istiyorum sence çok şey mi istiyor bu kalp..." Ben konuşurken benimle birlikte yengemin de gözleri doldu. Hemen yanına giderek sarıldım. "İlla ağlayacaksın değil mi?"

"Hem ağlat hem de..."derken kapıya bakıp sustu başımı çevirdiğimde abimi görünce dolan gözlerimi slip gülümsedim.

"Siz neden ağlıyorsunuz bakim?"diye sorduğunda için ferahladı. En azından konuşmalarımızı duymamıştı. "Hiç abi sen neden erken geldin?" diye sorduğumda yengemin yanına gidip kollarıyla sarmaladı.

"Çünkü hep beraber yemeğe gidiyoruz. Siz de hemen hazırlanıyorsunuz." Dediğinde sanki yengemin haberi varmış gibi gelmişti. "Neden öyle bakıyorsun Sedef, yemeğe gidiyoruz dedim marsa çıkıyoruz demedim. Hadi gidip hazırlanın yarım saat sonra çıkarız."

"Ne yarım saat mi? Mert ya ben yarım saate kıyafet seçimi dahi yapamam." Dediğinde Abim iç çekmişti. "Sevda sana en fazla kırk dakika olur daha fazla beklemem." Dediğinde Yengem gözlerini kısarak abime gözdağı verdi.

"Öyle olsun kocacığım bende giyinme işini en sona bırakırım bakalım o zaman da alelacele beni dışarı çıkarabilecek misin?" dediğinde abim bana bakarak pes demişti. "Sırf böyle yapacağını bildiğim için erkenden geldim. Şimdi beraber odaya giyip seni giydiriyoruz. Sedef, canım sende gidip hazırlan yalnız yaşına uygun şık giyin. Öyle yanımda karalar bağlamış kız kardeş falan istemiyorum."

"Peki, abi söz cici kız olacağım."

Sevda bana göz kırpıp karı koca el ele tutuşup mutfaktan çıktılar. Bende bir bardak su içim odama giderek direkt dolabımı açıp tek tek elbiselerimi baktım. İyi ki yengem zorla bu elbiseleri bana aldırmıştı. Kendime uzun omzu düşük ne çok gösterişli ne de sade günlük tarzı bir elbise seçtim. Kırmızı benim rengimdi zaten altına da bir topuklu saçlarımı salıp uçlarına maşa yaptım gayet de doğal olmuştu. En son göz kalemi ve ruj işte hazırdım. Bu kadar hazırlığı sırf moralim yerime gelsin diye yapmıştım.

Odamdan kırk dakikanın sonunda çıktığımda abimin ne kadar haklı olduğunu anladım biz kadınların saçı sadece yarım saat sürüyordu. Odamdan çıkıp salona girdiğimde Mesut ile göz göze geldik. Onu görünce sanki Cihan'ı görmüş gibi yüreğim hoplamıştı. Ağzımı açmadan arkamda hareketlenme olunca arkama baktım. Yengem ve Abim çoktan hazırlanmış bana bakıyorlardı. Hayır, bir şey olmuştu da benim mi haberim yoktu.

"Çıkıyor muyuz?" "Mesut'un sorusuyla tekrardan ona baktım. O da bizimle gelecekti. Ben abime ne oluyor gibisinden bakınca "Mesut da yemekte bize katılacak senin için sakıncası yok değil mi?" Tabi canım ne sakıncası olacak sadece yemek boyunca aklıma Cihan'ı düşürecek o kadar "Hayır."

"O halde mekana kadar ben sana eşlik edebilir miyim?" Bana gülümseyerek sorunca bende ona güldüm. İyisin hoşsun da yaşın küçük be Mesut, sana birini bulmak şart oldu dedim içimden...

"Memnuniyet duyarım tabi sevgili abime de sormak lazım değil mi?" Acaba neler oluyor demekten de kendimi alıkoyamadım.

"Sorun değil siz öncen gidin bizde arkadan geliyoruz..."dediğinde abim yengemde elini dudağına götürüp bana uzaktan öpücük göndermişti. Bu iyi şanslar öpücüğü falan mıydı? Sorularıma sorular eklenirken Mesut bana kolunu uzatmış bende fazla bekletmeden koluna girmiştim. "Gidelim mi?"

"Gidelim Mesut Bey gidelim."





#sonumuzhayrolsun




CİHAN  🚬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin