Nihayet okuldaki işimiz bitmişti.Arkadaşlarım kantinde olan olaydan sonra çok sessizlerdi.Benimle konuşmaya korkar gibi halleri vardı ve ben şuan pek bunu takacak halde değildim.Nasıl bir gün geçirdiysem artık bedenim benden bağımsız hareket etmek istercesine çırpınıyordu.Okuldan çıkarken bir kaç kişi kantinde olan olaya tanık oldukları için bize bakıyorlardı.Ama hiç birimiz bunu umursamıyorduk artık.Okuldan çıktıktan sonra taksilere binip otele geldik.Murat hoca ve Volkan hoca işlerini olduğunu söyleyip bizim dördümüzü aynı taksiye bindirmişti.Taksi otelin önünde durunca ilk ben kapıyı açıp inmiştim.Onları beklemeden asansöre binip Kübra ile kaldığım odaya girdim.Başım öyle bir ağrıyordu ki artık ağrısı kulaklarıma vurmuş gözlerimi iyicene ağırlaştırmıştı.Kıyafetlerimi yerleştirdiğim dolaptan pijamalarımı alıp kendimi ılık suyun altına attım.
Hayatımda yaşadığım en berbat günlerden biriydi sanırım bugün.Ege'nin bana söyledikleri,Yekta'nın çözemediğim tavrı ve Mert'in olmadık yerde konuyu açıp beni deliye döndürmesi bugün yeterince canımı sıkmıştı.Ilık su bedenime yayılırken kendimi yere bıraktım.Baş ağrım geçmeyecek gibi sinyal veriyordu resmen.Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım.Ege acaba şuan ne yapıyordu? Sonuçta akşam olmak üzereydi ve beni gün boyu Barın,Bartu ve Kübra'dan aramasına rağmen telefonu hiç birine açtırmamıştım.Zaten benim telefonum kapalıydı.En son annemden de şansını denemişti ama onuda yüzüne kapatmıştım.Büyük ihtimal deliye dönmüştü.Ama her ne olursa olsun bana o cümleleri kurmamalıydı.En önemlisi de bana gerçekten güvenmediğini belli etmişti bugün.Neden bunca zaman anlamamıştım? Sanırım birlikteliğimiz zaman boyunca bir yere gittiğimiz zaman sürekli yan yana olduğumuz için bunu fark etmemiştim.İlk defa ben ondan ayrı farklı bir şehire ve arkadaşlarımla gidiyordum.Bartu ve Barın'la arası pek iyi değildi.Eskiden hepimiz birlikte zaman geçirirdik.Ama Ege'yle aramda bir şeyler olunca Ege onlara karşı bir kalkan çekmişti üzerine.Bu konu canımı çok sıkmıştı ama işte Ege'ye laf anlatmak küçük bir bebeğe ağlama demekten farksızdı.Bir kaç sefer tansiyon yükselmişti aralarında bu konu hakkında ama ben Ege'yle sert bir konuşma yapınca kendini az çok toparlamıştı.Ama bir daha Barın ve Bartu'yla aynı samimiliği kurmamıştı.Şuan kafamda ki tek soru acaba böyle bir şey yapar mıydı? Eğer yaparsa ne olurdu? Ben ne olurum? Tavrım ne olur hiç bilmiyorum.Daha önce böyle bir şey yaşamadığım için kesin olarak kestiremiyordum.
Derin bir iç çekip duş jelini alıp bedenime sürmeye başladım.Elime baktığım zaman dikişlerin bıraktığı ize kaydı gözüm.Baş parmağımın oradan başlayıp uzun sayılacak kadar bir çizgiydi.İstemsiz bir şekilde izi okşamaya başladım.Mert'i o kadar çok seviyordum ki.Her ne kadar etrafımdakilere öyle bir izlenim vermemeye çalışsam da ifadesizliğimi koruyordum.Bir yılı geçkin bir sürede onunla ne konuşmuştuk ne de birbirimizi görmüştük.Eskiden bazı hafta sonları İstanbul'a gelir bizde bir günlüğüne kalır ertesi günde giderdi.O gece hiç uyumazdık.İkizleri zoraki odadan kovup yerde oturup gece lambası ışığında sohbet ederdik.O bana anlatırdı ben ona anlatırdım.Sıkılmazdık hiç çünkü anlatacağımız şeyler bitmiyordu.Bir kere geldiği gece yine odamda yere oturmuş ona yaptığım pastayı midelerimize gönderirken aklıma bir soru gelmişti.
-İkizim.
Ağzı dolu olduğu için sadece "Hıı" demişti.
-İlerde sevgilin olursa ne olur?
Mert sorduğum soru karşısında biraz şaşırmıştı.Elindeki pasta tabağını bırakıp ağzındaki lokmayı bitirmeyi bekledi.Bir süre düşünürcesine gözleri boşluğa kaydı.
-Bilmiyorum dedi.
-Neden? Yani sevgilin elbet olacak.
Bunu hiç istemiyordum çünkü deli gibi korkuyordum.Kızlar erkek arkadaşlarının kız arkadaşları olmasını istemezdi genelde.Eğer Mert'in ilerde sevgilisi olursa içime doğan bir hisle böyle bir tip olacağını seziyordum o aralar.Ki öylede olmuştu.