ARKADAŞLAR SIZE KÜÇÜK BIR DUYURUM VAR.MERT VE MISRA'NIN IKIZLIK DURUMUNU BILIYORSUNUZ.BIR ANDA KARŞIMA ÇIKAN BU KARAKTERI ÇOK BEGENDIM VE DEDIM KI NEDEN MISRA ILE IKIZ OLMASI IÇIN ORTAK BIR OZELLIKLERI OLMASIN.IKISININ DE GAMZELI OLMA DÜŞÜNCESİ ÇOK GÜZEL GELDI BANA.YANI ARTIK MERT KARAKTERIMIZ MULTI DE KI GIBIDIR....
Mısra Akbulut
------ 1 Hafta Sonra------
Bu bir haftanın nasıl geçtiğini bilmediğim gibi çevremde ki insanların benimle farklı şekilde konuşmaları gözümden kaçmamıştı açıkçası.Aslında bu bir hafta boyunca her şey yolundaydı.Yeni okula verilecek seminer için Yektalar'ın okulundan gitmiştik.Yani buda demek oluyordu ki daha az görüşüyor olacaktık demek isterdim ama öyle değildi.Yekta her okul çıkışı bulunduğumuz okula gelip benimle beş dakika bile olsa konuşma çabasına giriyordu.Bu ilk başlarda hocalarım da dahil bütün arkadaşlarımın dikkatini çekse de zamanla herkes bu durum normalmiş gibi karşılamaya başlamıştı.Ege gittiğinden beri sanki herkes üzerime titriyordu.Ege'nin gidişi baya olaylı olmuştu tabi.O gün hocalarıma her şeyi anlattığım zaman Ege'yi hemen İstanbul'a göndermek istemişlerdi.Ama bildiğimiz Ege yine olaylar çıkarmıştı.
-Hayır gitmiyorum hocam hiç bir yere.Ben Mısra'yı seviyorum duydunuz mu? Tamam bir hata yaptım ama bu aşılamayacak bir durum değil.Ben onu seviyorum.Yapamam onsuz.
Ege böyle dediği zaman hocalar bir şey demeden Bartu Ege'nin üzerine atlayıp bir güzel yumruklamıştı.
-Lan sen hala ne diyorsun.Ne aşılamayacak bir durum değil.Sen bu kızı aldattın it herif.Sen bu kızı kaybettin.Şimdi siktir olup git şuradan! demişti.
Ben o sıra yeterince gerildiğim için olanları akan göz yaşlarımla izliyordum.Kübra ve Tuğçe yanımdan bir an olsun ayrılmaması benim ayakta durmamı sağlıyordu.Sonuç olarak Ege biraz dayak,biraz hakaretle İstanbul'a dönmüştü.Tabi giderken tehditlerini de savurmadan edemedi.Ege gittikten sonra hocalarım karşılarına alıp benden özür dilemişti.Bense sadece konun kapanmasını rica ederek yanlarından ayrılmıştım.Yeterince gergin bir konuydu zaten.
O günden sonra başka bir okula gittiğimiz için Yekta'yı görememiştim.Tuğçe ve Mert'in ağzından zoraki bir kaç cevap almaya çalışmıştım ama en sonunda Mert'in beni yakalaması sonucu daha sormaya cesaretim olmamıştı.Tuğçe'ye ise son zamanlarda ki tavrını sorduğum zaman dayanamayıp anlatmıştı.
-Ben onu görmemeye kendimi alıştırmaya çalıştım hep Mısra ama yapamıyorum ,olmuyor demişti çaresiz sesiyle.
Ben öğrendiklerim karşısında şok olsam da bunu Tuğçe'ye belli etmedim.Aslında Eymen konusunu biliyordum.Geçmişte ki olayları falan ama Tuğçe'nin Eymen'e karşı olan duygularının bu kadar yoğun olduğunu bilmiyordum.Beni şaşırtan nokta da bu olmuştu zaten.
-Ona git dediğin zaman ne hissettin bitanem? dedim.
Tuğçe burnunu çekip derin bir nefes aldı.Kıvırcık saçlarını geriye atarken sorumu cevapladı.
-Ona git dedim evet ama sadece basit bir git kelimesiydi.İçimin acısı dinmedi o günden beri dedi.
Bu sefer biraz ben düşünüp onun için doğru olan cevabı kendimce düşünmeye başladım.
-Eğer bunca yıl başaramadıysan bu saatten sonra da başaramazsın biliyorsun değil mi?
-Biliyorum.
-O yüzden bir kez olsun kalbinin sesini dinle.Denemeye değer ha?
Tuğçe kafasını sallayıp aramızda uzun bir sessizlik olmuştu.Biz bu sessizlikte otururken Kübra yanımıza gelmişti.