İşte senelerce çalışmamın meyvesi olan okulun önündeydim.O görkemli kapısı ve çevresinde ki sevecen insanlar,acelesi olan öğrenciler sağdan soldan fırlayıp tatlı telaşlarıyla koşuşturuyordu.Bense bunca zaman ki hedefimin yarısına ulaşmıştım sonunda.O temiz havayı içime çekip tam içeri girecektim ki koluma hızla koşan bir çocuk çarpınca yerimden oynadım.
-Ow.....
Kolum sanki yerinden çıkmıştı.Ben acıyla inlerken bana çarpan çocuk,pardon taş,meteor, yanıma gelip:
-Ha ben boyle işun çarkına tükereyum.Kizum ne demeye çıkaysun karşıma da.
Karşımda ki çocuk benim anlamam uzun sürecek kelimeler telaffuz ederken bende kolumu acısını unutmuştum.
-Ben mi çarptım be.Gelip sen kolumu koparttın diye çemkirdim.
-Kulağumun dibunda bağurma da.
Ben tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki bu anlamını bilmediğim rüyadan telefonumun çalmasıyla ayrıldım.Hızla yattığım yerden kalkınca yanımda duran telefonu alıp kimin aradığına bakmadan kulağıma götürdüm.
-Ne araysun sabahın köründe da.
-Anlamadım?
Bir an neden laz gibi konuştuğumun farkında varınca hala rüyanın etkisinde olduğumu anladım.Önüme gelen saçlarımı geriye atıp ayılmaya çalıştım.
-Şey.Ben...Yeni uyandım da....
-Anlaşıldı.Sen yeni uyanınca fazla saçmalıyorsun gamzeli kız.
Bir dakika.Bu ses...Beni o güzel rüyadan Yekta mı uyandırmıştı şimdi.Hemde bir de gelip saçmaladığımı söylüyordu.
-Ben saçmalıyorum da sen neden sabah sabah böyle boş yapıyorsun Yekta deyip lafı yapıştırdım.Yeni uyanık olmasam kalkıp bir zafer dansı yapardım ama şimdi aniden böyle bir işe kalkışmanın anlamı yoktu tabi.
-Vay.Cevap da verebiliyor muşsun sen.Etkilendim bak.
-Yekta ne söyleyeceksen söyle.Hadi uyuyacağım.
-Ne uyumasından bahsediyorsun gamzeli sen.Akşama hazırlanman büyük ihtimal saatleri alır.
Akşam? Ah tabi.Akşam parti vardı ve ben bunu unutmuştum.Dün alışverişte çok yorulmuştuk ve gelir gelmez uyumuştuk.
-Immm.Ben kalkıyorum şimdi zaten.Sen kapat dedim saçmalamaya devam ederken.
Yekta'nın telefonun ucundan güldüğünü fark edince ofladım.Sonra kapanma sesi geldi.Birde yüzüme mi kapatmıştı bu hödük.Hayır sonra Mısra sinirli biri oluyordu.Çevremde Yekta gibi gıcık biri olunca benim sinirli bir yapım olması gayet normaldi bir kere.Hızla yataktan kalkıp Kübra'ya yavaşça bir yastık fırlattım.Ama tabi ki ona işlemedi.
-Kızım kalksana.Saat 11 olmuş.
-Ya bırak! Uyuyacağım.
-Seni alacak kocanın vay haline.Dibinde davul çalsa uyanmazsın sen.
Kübra bu dediğime cevap vermeyince nasıl uyandırsam diye düşünürken aklıma gelen sinsi fikirle boğazımı temizleyip konuştum.
-Birazdan Barın gelecek.Bu pasaklı halinle görünmek istiyorsan bilemem.Yatmaya devam et.
Kübra bu dediğimi takmayarak uykusuna devam edince sinirlenmeye başlamıştım.
Kapı çalmaya başlayınca homurdanarak açmaya gittim.Allah Allah bu kimdi sabah.Kapıyı açtığımda karşımda Barın ve Tuğçe durunca ister istemez kahkaha attım.Başka bir şey isteseydim olur muydu acaba?Onlar bana deliymişim gibi bakınca bende Barın'ın kolundan tutup içeri soktum.Tuğçe arkadan kapıyı kapatıp gelince ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.Barın'a kaş göz yaparak Kübra'yı gösterince oda anlamış olacak ki yanına gidip onu uyandırmaya çalıştı.