Bölüm 40

68 8 11
                                    

 Bir kez daha bu hayatta hiç bir mutluluğun uzun sürmeyeceğine şahit oldum.Yada belki bu kadar düşünceler içinde boğulmak insana iyi gelmiyordu.Umursamaz olacaktık.Aynı insanların karşısında kişiyle bir çıkar sonucu bir bağ kurması gibi acımasız olmak gerek bu hayatta.Bencil,umursamaz ve acımasız.Belki o zaman gerçek bir sevgiye sahip olurduk.Gerçekten sevilirdik.Denemek bana bir şey kaybettirmeyeceği için bunu aklımın bir köşesine yazdım ve büyük salonumuzun koltuklarında oturmuş arkadaşlarımın konuşmalarını dinliyordum.Tepkisizce.

-Buraya gelmen için bir sebep söyle Yekta bize.

Kübra'nın sorusunu duydu mu bir fikrim yoktu ama geldiğinden beri ifadesiz yüzüyle bana bakıyordu.Ben ise..ben ben değildim şuan sanki.Ne konuşasım vardı ,ne bir tepki veresim ,ne de o maviliklere bakasım.Sadece koltukta en köşeye çekilip bacaklarımı birbirine çekip çenemi dizlerime koymuştum.Göz yaşlarım benden bağımsız süzülürken çoğu konuşmayı kaçırıyordum çünkü gerçekten neden bu kadar dağıldığımı düşünüyordum.Neden? Yekta benim için bu kadar önemli olmaması lazımdı.Onun yaptığı benim için bir hiç olması gerekti.Her gece yatağa yattığımda aklımın o mavilikleri düşünürken bulmamam lazımdı değil mi? En önemlisi bu düşünceden bunca zaman kaçıp hiç beklemediğim bir günde yüzleşmem çok ağır gelmişti bana.Yekta bana iyi gelmişti.Ege'den sonra sanki ruhlarımız birleşmişti onunla.Güvenmiştim.Ama hayat bir kez daha gerçekleri acımasızca yüzüme vurmuştu işte.Aklım ve kalbim birbirine ayak uydurmuyordu ve bu beni artık çok fazla yoruyordu.

-Kübra biraz sakin ol lütfen.Yekta'nın kötü bir niyeti yok olsa zaten Alanda'dan buraya kadar onunla birlikte gelmezdik.Sadece onu dinleyin.Dinlemek size  bir şey kaybettirmeyecek emin olun.

Tuğçe'nin ikna edici konuşmasına yetişebilmiştim.Gözlerim onu bulunca endişeyle bana bakıyordu.Ama gözlerinde ki bakışı çözememiştim.Bir şeyler anlatmak istercesine bakıyordu sanki.Yanında duran Eymen'le birbirine kenetli olan ellerine baktım.Sıkı sıkı birbirlerine tutunmuşları ve Tuğçe'nin küçük elleri Eymen'in büyük elleri arasında kayboluyordu.Peki ben şuan bunu niye düşünüyordum? Cidden şuan ki bedende olan ruh bana ait değildi.

-Ne anlatacak amına koyayım.Lan yeter artık görmüyor musunuz kızın halini.Benim arkadaşım Yekta piçi hayatına girdiğinden beri enerjisini yitirdi.Değişti lan kız değişti.Ama size kızmıyorum emin olun.Çünkü benim sikik arkadaşım Bartu'da size yardım edip Mısra'ya tekrar tekrar aynı şeyleri yaşatmayı göze almış.Ama hiç kusura bakmayın ben buna izin vermiyorum.Şimdi kendi evinize gidebilirsiniz.

Barın'ın sözüyle Eymen ayağa kalkıp:

-Barın ayıp ediyorsun!

-Sen ne ayıbından bahsediyorsun lan! Olum senin yüzünden oldu bunlar farkında mısın!

-Ulan çocuk size bunu anlatmaya çalışıyor işte.Evet böyle bir bok yedim,Yekta ile bu konuşmayı yaptım ama o çocuk hiç bir zaman o niyetle yaklaşmadı Mısra'ya.Bu kadar orospu çocuğu değil Yekta.

-Tam üzerine bastın Yekta tam da orospu çocuğu.

İşte her şey burada kopmuştu bende.Eymen'in Barın'a geçirdiği sert yumrukla herkes bir anda ayağa kalkmış onları ayırmaya çalışıyordu.Doruk bazı şeyleri anlamasa da Eymen'in kolundan tutup çekiştirmeye çalışıyordu.Başım öyle dönüyordu ki ayağa kalkmakta çok zorlanmıştım.Koltuğa tutunup ayağa kalkmayı başardığım zaman Yekta'nın da Mert'le kavga ettiğini görünce kızların attığı çığlık nefes almamı zorlaştırıyordu.

-Durun..

Bunu ben bile zor duymuştum, arkadaşlarımın duyması imkansızdı.

-Durun lanet olsun durun!

Gamzemin SahibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin