MULTİ MEDİA =TUĞÇE UYGUR
Dersler bitince çantamı toparlayıp Murat hocanın ve Barın'ın da hazırlanmasını bekledim.Barın'la aramız düzeldiği için mutluydum.Çünkü o neşeli çocukla somurtarak geçecek günleri hayal edemiyordum pek.Ama hala neden bana öyle davrandığını mantıklı bir sebep söylememişti.Bu biraz garip gelse de yeni barıştığımız için pek deşelemek istemiyordum.-Hadi gidelim çocuklar.
-Hocam ben Tuğçe'nin yanına gideyim.
-Neden kanki diyen Barın'a baktım.
-Akşam yemeğine davetliyim de dedim.
-Vayyyyyyyy bee.Gamzelimiz baya Alanya'da meşhur he diyerek tatlı tatlı söylenmeye başladı Barın.Bu haline gülmeden edemedim.Murat hoca ona bakınca sustu.
-Tamam Mısra ama lütfen geç kalma.Eğer bir sorun olursa beni arayabilirsin.
-Tamam hocam.Tekrardan teşekkür ederim.
-Bu arada telefonunu açtın mı?
Açmamıştım ve açmak da istemiyordum pek.Çünkü hala hazır değildim.Ben cevap vermeyince Barın'la bir ara gözlerimiz buluştu.
-Açıyorum hocam derken sırt çantamın ön gözünden siyah iphonemi çıkarıp açtım.
-Dikkatli ol bize lazımsın daha diyerek yanımdan geçti Murat hoca.Barında aynısını yapıp:
-Dikkat et gamzeli.Bir şey olursa da ara hemen geliriz.
Bu dediğine gülümseyip sınıftan çıktık.Onlar dış kapıya yönelirken bende Tuğçeler'in sınıfının önüne gidip hazırlanmasını bekledim.Tuğçe bana gel deyince sınıfa girdim.On-On iki kişilik bir sınıftı.Gerçi genelde her sınıf bu sayıdaydı ama Tuğçe'nin sınıfı olimpiyat sınıfı olduğu için sayılar daha az tutulmuşa benziyordu.Tuğçe cam kenarında tekli masasında çantasını toplarken Ekin çoktan bize selam verip sınıftan çıkmıştı.Gözümü sınıfta gezdirirken orta sırada uyuyan Mert'i gördüm.Saçları iyicene dağılmıştı.Tuğçe'ye baktığımda oda Mert'e bakınca ne yapacağımızı bilemedik.Sınıfta ki herkes çıkınca sadece üçümüz kalmıştık.Adımlarımı Mert'in bulunduğu sıraya yönlendirince Tuğçe de arkamdan geldi.
-Ee.Buraya kadar geldik.Napıcaz diyen Tuğçe'ye bakmadan Mert'in kolunu dürttüm.
-Biraz eğlenicez Tuğçe'm derken sırıtıyordum.Tuğçe anlamış olacak ki güldü.
-Su şişesi ve keçeli kalem lazım bana dedim.
Tuğçe hemen çantasından kalem ve şişe çıkarınca Mert'in yanına eğildim.Kalemle yüzüne bir şeyler çizerken çizim yeteneğimin hiç olmadığını fark ettim ama kötü olması daha iyiydi bu durumda.Yüzü iyicene beter hal alırken sessizce gülüyorduk.Mert bir an uyanır gibi olunca hareketsiz durmaya çalışırken totomun üstüne düştüm.Tuğçe bu halime daha çok gülerken elindeki su şişesini hızlıca çekip aldım.Sessizce ayağa kalkıp Tuğçe'ye baktım.
-Hazır mısın? diye fısıldadım.Kafasını sallayınca su şişesini Mert'in başından aşağı döktüm.Mert aniden sıradan sıçrayıp kafasını kaldırıp etrafa bakarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.Biz daha fazla kendimizi tutamayıp gülünce bize baktı.
-Lan ne oluyor.
-Günaydın ikizim dedim kahkahalarım arasında.İkizim kelimesini bastırarak söylemiştim.
-Ulan ben şimdi sizi denize atmaz mıyım deyince Tuğçe'yle birbirimize bakıp koşarak sınıftan çıkarken Mert arkamızdan gelmeye başlamıştı bile.Okulda fazla kişi kalmamıştı ama yine kurslara kalan bir çok kişi bizim çığlıklarımızla bize bakıyorlardı.Biz koşarken de gülmeyi ihmal etmiyorduk.