Ege'nin gözlerinde ki yoğunluk bir yana,istek ve pişmanlık gün yüzündeydi sanki.Bakıyordu.Derince bakmak istercesine bakıyordu.Ege'nin gülmesini severdim.İçten bir gülüşle buluştururdu beni.O gülüyor diye bende gülerdim.Sonra birbirimize uzunca bakardık.Ama şuan farklıydı.Ege aynı bakışları bana sergilerken ben ona bakmayı bile istemiyordum.Zamanında bakışlarıyla baş başa kaldığım çocuğun,şimdi o gözlerinin bana değmesini istemiyordum.
-Yekta bir sorun mu var?
Murat hocanın sesiyle bende Yekta'ya çevirdim bakışlarımı.Ona bakmamı bekliyormuş gibi hemen gözlerimiz birleşti.Baktı..Baktı.Bu sefer bende kaçırmadım gözlerimi.O maviliklerde boğulmak istedim.
-Yekta?
Yekta Murat hocanın adını bir kez daha seslenmesinden sonra gözlerini benden çekmese de soruyu cevapladı.
-Hayır bir sorun yok.
Yine ifadesiz yüzüyle eş değer olan sesiyle kulaklarımızı doldurdu.Ortam yeterince gergindi ve ben şuan çok berbat bir haldeydim.Şuan sınıftan çıkmazsam eğer durum hiç iyi olmayacaktı.
-Hocam ben çıkabilir miyim?
Egeye bakmamaya dikkat ederek gözlerimi Yektadan çekip Volkan hocaya baktım.Volkan hoca şaşırmıştı büyük ihtimal.Çünkü Egeyle aramızda olan ilişkiyi az çok biliyorlardı.Şuan çıkmak istemem pek normal değildi onlar için sanırım.
-Mısra iyi misin?
Ben cevap vermeyince Bartu lafa girdi.
-Hocam izin verirseniz biz Mısrayla biraz hava alıp gelelim.Fazla durmadan geliriz.
Hocalar birbirine bakıp aralarında bir bakıştan sonra bize izin verdiler.Ben hızla sınıftan çıkarken Ege'nin sesini duydum.
-Bende gidebilir miyim?
Murat hoca:
-Tabi.Mısrayla konuşmuş olursunuz.
-Hocam ben tek gitmek istiyorum dedim.
-Çocuklar ne oluyor?
İşte buna Ege'nin bir cevabı yoktu.Benim ise vardı.Ama konuşmaya gücüm yoktu artık.Ortam sessizleşince Volkan hocanın sinirli sesi:
-20 dakika sonra zil çalacak zaten.Geçin oturun.Teneffüste alırsınız havanızı.
Kapının pervazında durup gözlerimi yumdum.Ben buna dayanabilir miydim? Ege'nin yüzünü dahi görmek istemezken 20 dakika boyunca aynı yerde durmaya dayanabilir miydim?Bunu pek sanmıyorum ama hocalarım hiç bir şey bilmediği için kendi akıllarınca bizi bir arada tutmaya çalışıyorlardı.Ah bir bilseler Ege'nin nasıl bir hata yaptığını.
Ben ellerimi yumruk yapıp bir süre sakinleşmeye çalışırken sınıftaki öğrenciler yeşil çam dizisi izlermiş gibi dikkatle bize bakıyorlardı.Tabi dikkatle bakan bir Yektamız vardı.Derin bir nefes alıp arkamı dönüp arka sıralarda boş olan bir masaya doğru ilerledim.Kübra hemen arkamdan gelirken hocalarımın ve arkadaşlarımın bakışlarını umursamayarak kafamı sıraya gömdüm ve sakinleşmeye çalıştım.Düşünmemeye gayret ederken Ege'nin kokusu burnumu doldurdu.Dibimde duruyordu biliyordum ama kafamı kaldırıp bakmayacak kadar irade sahibiydim.Beş dakika...On dakika derken dersin bitiş zili çalarken kafamı kaldırıp etrafa baktım.Ders boyunca ne hocaların anlattıklarını dinlemiştim ne de ne konu işlendiği hakkında bir fikrim vardı.Öğrenciler teker teker sınıftan çıkıp evlerine gitmek için hazırlanırken Kübra yanımda korkuyla oturup neler olacağını düşünüyordu anlaşılan.Herkes sınıftan çıkarken Yekta hareketsiz bir şekilde oturup masasına bakıyordu.Acaba ne düşünüyordu? Hocalar bana seslendiği için Kübra ile kalkıp yanlarına gittik.Barın,Bartu,Ege,Kübra ve Yekta'nın bakışları üzerimde olduğunu biliyordum ama şuan ne yapacağımı bilmez bir şekilde ilerliyordum.