"CEBRU"

7.3K 574 226
                                    


19 Nisan 2018

Hayat dene ve öğren tarzında bir şeydi,neyin ne sonuçlar doğuracağını kestiremiyordu insan.

Arkamdan gelen sesle olduğum yere sabitlendim.

"Andaç,annen uyandı.."

Arkamı dönüp az önce benden dünyaları alan ve şimdi de geri veren adama baktım.

Ellerimdeki Tutya'yı nazikçe yere bırakıp ona,babama koştum.

Önümde bana gözü yaşlı bakan ve az önce kalbini fena halde kırdığım adama baktım.

"Affet,baba.."

Sıkıca sarıldım babamın ürperen bedenine.

"Doğuş?"

Babamdan ayrılıp arkama döndüm.
Tutya kalkmış topallayarak bize doğru gelmeye çalışıyordu,hızlıca yanına gidip benden destek almasını sağladım.
Babamın yanına vardığımızda,babam gülümseyip sarıldı Tutya'ya.

"Kızıma göz kulak olduğun için ne kadar teşekkür etsem az."

Tutya yüzündeki yaralara karşın gülerken ayrıldılar.
Gün geçmiyordu ki Andaç yerin dibine girmesin,az önce babama bencil demiştim!?

"Artık kayınpederimsin Doğuş ha?"

Tükürüğümle boğulurken iki güzel adamın kahkahasına maruz kalmak hoş değildi,insan bir el atar yani.

...

Issız yol bitmek bilmezken babam ve Tutya'nın koluna girmiş öylece yürüyordum.

"Daha çok var mı?"

Babam 763535288392.kez sorduğum soruya karşın sabırla bana dönüp gülümsedi.

"Varmak üzereyiz."

763535288392.kez aldığım cevap artık beni tatmin etmemeye başlamıştı.

Huzursuzca kıpraşırken ilerde görünen Rüzgar'ın evinden daha da büyük ve korunaklı olan eve diktim gözlerimi.

Rengi solmuş kocaman duvarlarla çevrili şato kırması ev buradan bile bayağı ürpertici görünüyordu.

Hızlıca yürüyerek yanına vardığımızda duvarın diğer tarafına zıplamayı denedim.
Olmadı.

"Boşuna uğraşma kızım,bu hiç bir vampirin atlayamayacağı bir mesafe."

Babam bilmiş bir tavırla bir kaç taşı oynatırken şifre girdiğinin farkında değildim.
Aralanan taşlara şaşkınlıkla bakarak içeri girdik ardımızdan hızlıca kapanan taşların arasından burada gerçekten güvende hissettiğimi farkettim.

Büyük bir kapı daha bizi karşılayınca bu duruma da şaşırmadan edememiştim.

Babam kapıyı tıklatıp bir süre bekledi.
Kapı açılırken içeride özene bezene dikilmiş bir elbise giyen gayet egzotik bir kadın göründü.

"Hoşgeldiniz Andaç,Doğuş ve Tutya"

Babam samimiyetle gülümseyip içeri girdi,ardından da biz girdik.
İçerisi botanik bahçe gibiydi.
Ne tür bitki ararsan bulabilecekmişsin hissi veriyordu.

Havayı derince çektim içime ardından da egzotik kadının peşine takıldım.

Merdivenleri ağır ağır çıkarken burnuma dolan bu zamana kadar soluduğum en güzel kokuyu,annemin kokusunu hissedince tüylerim diken diken oldu.

Kadın önümüzdeki ağır kapıyı tek bir hamleyle itip yol verdi.
Yatakta uzanan güzel kadın benim annemdi.
Gerçek olamayacak kadar güzel görünüyordu,her zamanki gibi.
Solgun bedeni canlanmış,renk kazanmıştı.

Her adımımda farklı bir detay takılıyordu gözüme.
Dudakları artık soluk değil vişne kırmızısıydı.
Yatağın kenarına oturup dokunup dokunamayacağıma dair egzotik kadından onay bekledim.

"Egzotik de iyiymiş küçük hanım ama ben Cebru,annene istersen sarılabilirsin de vücudu şu an tam anlamıyla kendinde değil ama ruhu şu an burada."

Minik kahkahasıyla söylediği şeylere dikkatimi verdim iyice.
Önüme dönüp saçından bir tutamı aldım elime kokladım önce,gözlerim dolmaya başlayınca da kendimi daha fazla kasmamaya karar vererek yanına uzanıp sarıldım anneme..

Tutya ve babam kapıda dikilmiş beni izlerken Cebru onlarla birlikte odadan çıkıp kapıyı kapattı.

"Bilsen,seni nasıl özledim.Canlı olmasan da yanımdaydın.sonra babam seni aldığında üzülmüştüm.Ortalarda yoktu,dedim ki o da çaresini bulamadı ve kendi hayatına yönelmeye karar verip beni hiçe saydı.Bencil olduğunu düşünmüştüm.Anne yanılmışım ben,sevdiğim adamı bile yanımda dursun diye tembihlemiş.Yanımda değilken bile beni düşünmüş.Oysa ben ona neler dedim.Ah anne ah keşke bilseydin tüm yaşadıklarımı,keşke sarılıp bana,saçımı öpüp 'Bunlar belki geçmez ama bir çaresine bakacağız..' deseydin.Ne çok isterdim be anne..Neler yaşadım neler,Rüzgar bana,sana yaptıklarını yapmaya kalktı.Sevdiğim adama gözümün önünde zarar verdi.Beni seninle karıştırdı.Annem ama sen rahat ol o artık ebediyen yok,olmayacak,olamayacak çünkü anne,çünkü ben onun kalbini ellerimle yerinden söktüm.Katil oldum anne,ama bu kez pişman değilim.Canını,canımızı yaktı.Artık buna bir dur demenin vakti gelmişti be annem.Bu görevi ben üstlendim,için rahat olsun sana çektirdikleri kadar olamaz belki ama ben de ona acı çektirdim."

Derin bir nefes aldım içime uzun zamandır görmemiştim annemi.

"Sevdiğim adama gelelim,Tutya.Hayatımı hayatından önemli gören adam,beni sonsuz seven adam.Benim için çok şey yaptı biliyor musun anne?Senin şu hiç bir şeyi beceremeyen kızının yanında oldu sürekli,birlikte ıslandık,birlikte ağladık,aynı yağmur damlasını tattık.En önemlisi de ne biliyor musun,asla birbirimizi yaptıklarımızla yargılamadık.Sizin aşkınız kadar olamasa da biz de sevdik."

"Bunlar belki geçmez ama çaresine bakacağız.."

Saçımda hissettiğim öpücük ve beni sarıp sarmalayan kollara karşın ağzımdan tek bir nidâ dökülüverdi.

"Anne..."

...

28.04.2018
Cumartesi

ANDAÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin