"Dur!" Nefes nefese etrafıma baktım. Yağmur yağıyordu. Bulutlar gözyaşlarını döküyordu yeryüzüne... Yardım etmek istiyor gibiydi bana. Gözyaşlarımı gizlemek istiyordu sanki. Yanındayım demek istiyormuşcasına...
"Gitme!" Havaya baktım ve deli gibi kendi kendime gülümsedim. Kollarımı açtım. Yardım istedim tek dostumdan. Bulutlardan...
"Yardım et bana! Lütfen yardım et!" Bağırdım. Deli gibi bağırdım gökyüzüne.
"Lütfen!" Hıçkırdım, yıldırım çaktı. Daha fazla gülümsedim. Hıçkırıklarımın sesini gizledi. Bir kez daha yıldırım oluştu gözümün önünde. Etraf birkaç saliseliğine aydınlandı.
"Nefes!" Uzaktan gelen sese aldırmadan bulutlara gülümsemeye devam ettim. Sırılsıklam olmuştum. Bardaktan boşalırcasına yağıyordu yağmur. Gizliyordu gözyaşlarımı. Dedim ya tek dostumdu onlar benim.
"Nefes, gitme!" İndirdim kollarımı. Hıçkırıklarıma rağmen gülümsüyordum. Kafayı yemiştim galiba. Delirmiştim. En sonunda istediğim makama ulaşmıştım sanırım...
Tekrar koşmaya başladım. Ağaçların arasına daldım. Koştum, koştum... Ben ağladım, bulutlar ağladı. Ben hıçkırdım, bulutlar yıldırım oluşturdu aralarında. Düştüm... Ellerim çamura bulandı. Umursamadım. Önüme gelen saçlarımı çamurlu ellerimle geriye attım. Yüzüm çamur oldu... Yine umursamadım.
"Ölüyorum." Durdum. Arkamı döndüm.
"Yapma!" Bağırdım. Ellerim titremeye başladı.
"Sakın yapma!" Geri döndüm. Tekrar koştum geldiğim yolu.
"Yardım et!" Bu sefer bulutlara bağırdım. Koşarken bağırdım. Belki, belki yardım edebilirlerdi.
"Lütfen yardım et!" Deli gibi bağırarak tekrar koşuyordum. Ayaklarım çamura bata çıka koşuyordum. Aptal gibi ağlayarak koşuyordum. Durmadım. Koştum 'Ölüyorum' diye bağıran sese doğru.
"Neredesin!?" Durdum. Öksürürken hıçkırıklarıma karışırken durdum. Etrafıma bakındım. Sadece ay ışığı ve yıldızların aydınlattığı karanlık bir orman. Yutkunamadım. Sarsılmaya başladım. Kalbim... Kalbim delirmiş gibi atıyordu. Çıkmak istiyordu oradan.
"Bıdık." Bir ses geldi arkamdan. Gülümseyerek döndüm. Yoktu kimse.
"Abi!" Ne oluyordu? Çıldırıyordum sanırım. Titriyorum. Hayır, soğuktan değildi bu titremem. Korkudan hiç değildi.
Bacaklarıma yük bindi. Duramadım ayakta. Çamura düştüm. Bir siluet belirdi karşımdan. Yüzünü seçemiyordum. Yorulmuştum, başım dönüyordu, öksürüyordum, deli gibi hıçkırıyordum... Dermanım kalmamıştı. Adam yaklaştı, yaklaştı. Yaklaştıkça bir şey fark ettim. Adamın göğsünden kanlar akıyordu. Kaşlarımı çattım. Titrerken kalkamadım düştüğüm yerden. Adam ise yaklaştı, yaklaştı... Elini uzattı. Geri gitmeye çalıştım ama olmadı, yapamadım. Bir yıldırım daha çarptı.
"Ölüyorum." O ses yine bağırdı.
"Nefes." Ağabeyim yine seslendi bana. Ben sadece karşımdaki göğsünden kanlar akan adama bakıyordum.
Adam elini göğsümün üstüne getirdi. Gözlerim kapanıyordu. Görüntüler silikleşiyordu. O sesler ise bağırmaya devam ediyordu. Ölme, sakın ölme...
Adamın elini koyduğu yere baktım. Kalbimin üstüne. Hâlâ titrerken adamın elini çekmesiyle geriye doğru devrildim. Gözlerim kapandı, adam uzaklaştı...
× × ×
"Uyanıyor." Sarıldığım her neyse daha sıkı sardım onu. Titriyordum. Deli gibi titriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPSİZ
RomanceHiçbir şey göründüğü gibi değildir. Ne iyiler göründüğü kadar iyi, ne kötüler göründüğü kadar kötü... × × × "Neden bu kadar sakinsin?" Gözlerime gelmeyen gözyaşlarıma teşekkür ederken omzumu silktim. "Ne yapmamı bekliyorsun? Sana bağırıp çağırmamı...