2 Hafta Sonra...
"Çantanı toplayabilirsin." Kaşlarım çatılırken Serhat Bey'e baktım.
"Daha iş çıkışına beş saat kadar var." Serhat Bey yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi.
"Çok iyi niyetlisin ama ben sana 'kovuldun' demek istiyorum." Kaşlarım çatılırken kafamı hafif yana eğdim.
"Ne? İyi de neden? Bir yanlışım mı oldu? Sesimi mi beğenmediler yoksa."
"Hayır hayır, aksine sesine bayıldılar. Ancak sorun şu ki sen hastasın. Eminim sen de fark ediyorsundur ki şarkı söylerken durmadan öksürüyorsun, nefesin falan daralıyor. E bu nedenle de sesin gidiyor. Hatta bazen başın bile dönüyor. Bu şekilde seni burada çalıştıramam. Hem şarkıları tam anlamıyla söyleyemiyorsun, hem de sana bir şey olursa başıma kalmanı istemiyorum." Hafiften öksürürken mahcup bir şekilde gülümsedim.
"Haklısınız. Elimde olan şeyler değil onlar ama hasta bir kızı yanınızda tutmamak istemenizi anlarım." Çantamı askılıktan alarak tekrar patrona baktım.
"Her şey için teşekkür ederim. İyi günler."
"Bekle." Arkamı dönerek kapıya ilerliyordum ki Serhat Bey'in sesiyle duraksadım.
"Al." Düzelen kaşlarımı tekrar çatarken zarfa uzandım.
"Ne bu?"
"Hafta olmadı daha ama olsun." Kafamı olumsuz anlamda sallayarak geri uzattım.
"Dört günlük maaşımı verseniz yeter."
"Yeni bir iş bula-"
"Gerek yok! İçinden dört günlük maaşımı ya verin ya da hiçbirini almadan gideceğim." Patron nefesini vererek zarftan bir miktar para aldı ve geri kalanını bana uzattı.
"Tekrardan iyi günler." Serhat Bey'in odasından çıkarak kafeden ayrıldım. Haklıydı. Kimse hasta bir kızı yanında bulundurmak istemezdi.
Kafeye yakın olan eve doğru ilerlemeye başladım. Artık hiçbir mekanda şarkı da söyleyemezdim. Mecbur bir yerlerde sıradan işlere girecektim. Ancak hâlâ ne olduğunu bilmediğim hastalığın belirtileri arasında yorgunluk da vardı sanırım. Ve bu da işimi zorlaştıracak gibi görünüyordu.
Binaya geldiğimde merdivenleri tırmanmaya başladım. Daire kapısının önüne gelince anahtarımı çıkartarak kapıyı açtım.
"Hoş geldin!" Uygar aniden çıkınca irkilerek elimdeki anahtarı düşürdüm.
"Hay Allah iyiliğini versin Uygar." Uygar sırıtarak yanıma geldi.
"Neden erken geldin kız?"
"Kovuldum."
"Cidden mi? Oh be!" Uygar'ın anlamsız sevincine kaşlarımı çatarak tepki verdim.
"Uygar. Kovuldum diyorum. Bunda sevinecek ne var?"
"Çalışmanı istemiyordum. Hem bu sayede hastahaneye gidebiliriz."
"Hastahaneye gitmeyeceğimi daha kaç kez söyleyeceğim?"
"Ne kadar söylersen söyle ben seni hastahaneye götürmek istemekten vazgeçmeyeceğim." Nefesimi verirken gözlerimi devirerek salona geçtim.
"Neyse kapatalım o konuyu."
"Şimdilik. Ee hadi sen bana Araf denilen şahısın evinden neden ayrıldığını anlat."
"Başka zaman."
"Öyle diye diye iki hafta oldu."
"O zaman iki hafta daha bekleyebilirsin."
"Ya yapma güzelim."
"Ne? Bu kadar merak iyi değildir." Gülümserken masanın üzerinde duran cips paketine uzandım.
"Dinime küfreden müslüman olsa." Kıkırdayarak omzumu silktim.
"Olmayacak bir şey için boşu boşuna kalıyordum o evde."
"Olmayacak ne için? Ona aşık oldun ve onun da sana aşık olma-"
"Saçmalama! Ona aşık falan olmadım. Sadece bir anlaşmamız vardı. O anlaşmayı gerçekleştiremeyeceğini anlayıp ayrıldım evden."
"Peki ne anlaşması?" Nefesimi vererek koltukta geriye yaslandım.
"Ağabeyimin katilini bulacaktı." Uygar bana garip bir bakış attıktan sonra kahkaha attı.
"O mafya kılıklı adam bir çok adam tutup, tüm delilleri it gibi parası ile inceletip, polislerin bile bulamadığı suçluyu mu bulacaktı? Güldürüyorsun beni Nefes!" Kaşlarımı çatarak ayağa kalkım.
"Seni ilk aradığım zaman da söylemiştim. Bir şansım var ve ben bu şansı elimden kaçırmak istemiyorum, ömür boyu pişman olmak istemiyorum demiştim. Üstelik 'polislerin bile' şeklinde söyleyerek yanlış yaptın. Araf zaten polis. Üstelik sıradan bir polis de değil. Ve yalan söyledim. Araf'ın bulamayacağını anladığım için ayrılmadım o evden. Eminim ki Araf o suçluyu her türlü bulur!" Uygar'ın bana şaşkınca bakmasına aldırmadan yanından geçerek kaldığım odaya ilerledim.
Uygar'a o şekilde çıkışmam yanlıştı ama dayanamamıştım. O gün 'iş arkadaşım' dediği kişiye çarptığım zaman düşürdüğü kartta görmüştüm bunu. Hem polis olduğunu hem de normal bir polis olmadığını...
× × ×
💐 Araf'ın asıl işinin ne olduğunu biraz öğrendiniz. Peki düşünceleriniz?
Seviliyorsunuz 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPSİZ
RomanceHiçbir şey göründüğü gibi değildir. Ne iyiler göründüğü kadar iyi, ne kötüler göründüğü kadar kötü... × × × "Neden bu kadar sakinsin?" Gözlerime gelmeyen gözyaşlarıma teşekkür ederken omzumu silktim. "Ne yapmamı bekliyorsun? Sana bağırıp çağırmamı...