Bölüm 63 / Deniz Kabukları

1.5K 98 62
                                    

"Nefes, bacağın çok kanıyor." Uygar, elindeki bulabildiği iki tane deniz kabuğunu yere bırakarak eğildi.

"Olsun bırakmasana ya sen kabukları! Onları bulalım diye böyle oldu zaten bacaklarım."

"Ya ama iki tane kabuk yeterli bence. Gidelim mi annemin yanına? Zaten benim de ayaklarım acıyor." Uygar gülerek yere oturdu ve ayaklarının etrafını bana gösterdi. Kıkırdayarak ben de onun gibi yere oturdum.

"Bir daha gelemeyiz ama. Hem bunları kutuya koyacağız. Bizde ne kalacak ki?"

"Ama senin canın acımıyor mu?" Ellerimi kanayan bacaklarımın üzerinde sallayarak yarama elimle rüzgar yapmaya çalıştım.

"Acıyor. Ama eve gidince doktorculuk oynarız. Geçer."

"Doktor ben olurum o zaman. Hem bizim evdeki çekmecede yara bandı olması lazım."

"Bu yaralar biraz uzun değil mi? Çok yara bandı harcarız."

"Olsun, bacağının her tarafını yara bandı ile kaplarız biz de. Yara bantlı kız olursun." Kıkırdadım.

"Nefes, seni sırtımda taşıyayım mı?"

"Sırtında mı?" Uygar heyecanla kafasını olumlu anlamda salladı ve yerden destek alarak ayağa kalktı.

"Evet. Televizyonda erkek kızı sırtına almıştı. Ben de seni alabilirim öyle."

"Ama onlar büyük."

"Ben de büyük ve güçlüyüm ama." İnce kolunu sıkmaya çalışarak olmayan kaslarını bana gösterdi ve tüm dişlerini açığa çıkaracak şekilde gülümsedi.

"Hadi gel sırtıma. Deniz kabuklarını da al. Seni annemin yanına götüreyim. Sen otur, ben toplayayım kabukları." Gülerek ben de aynı şekilde, heyecanla salladım başımı.

"Düşürmezsin beni değil mi?"

"Nefes ben güçlüyüm."

"Tamam o zaman. Nasıl bineceğim ki sırtına?"

"Hmm..." Uygar, etrafına bakındıktan sonra bir şey bulamadı ve önüme gelerek eğildi.

"Hadi tutun boynuma." Yavaşça yerden destek alarak ayağa kalktım. Gülerek kollarımı arkasından Uygar'ın boynuna sardım. Bacaklarımı kaldıracağım zaman son bir kez daha durup emin olmak istercesine konuştum.

"Bak düşürme."

"Of Nefes. Niye inanmıyorsun güçlü olduğuma?" Kafamı sallayarak ayağımı kaldırdım ve Uygar yavaşça kırdığı dizlerini düzelterek ayağa kalkmaya çalıştı. Ancak ben, henüz birkaç santim bile yükselemeden tekrar popomun üzerine düşerken Uygar, öne doğru düşmüştü.

"Ah, popomu da yara yaptın." Ben Uygar'a kızarken birden ağlama sesi yükselmişti.

"Uygar?" Yavaşça ön tarafa baktığımda Uygar'ın ağladığını görmüştüm. Başını tutuyordu.

"Aa başın kanıyor senin!"

"Neler oluyor?!" Arkamdan gelen Canan Teyzenin sesiyle korkarak başımı gizlemek ister gibi omuzlarım kaldırdım.

"Düştün mü? Ah ben dedim ama size taşlı yerlerde aramayın diye." Uygar ağlamaya devam ederken ben, korkarak yerde oturmaya devam ediyordum.

"Uygar, özür dilerim."

"Nefes, sen çok ağırmışsın." Canan Teyze bir koluna Uygar'ı aldıktan sonra eğilerek beni de diğer koluna aldı.

KALPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin