Dün öğleden sonra ağlayarak uyumuştum. Buna rağmen pazartesi sabahı uyanmakta zorlanıyordum. Oldukça uzun süre uyumuştum. Sanırım ağlayarak uyumak insanı yoruyordu.
Zar zor yatağımdan kalkıp okul formamı giydim.
Dışarda kar vardı. Kış mevsimi geç başlamış geç bitiyordu. Bahar kolay kolay gelmeyecek sanırım.
Montumu aldım, çantamı taktım ve siyah botlarımı giyip çıktık evden.
Babamla...
Merdivenden inerken telefonumu elime aldım.
Ömer'den tek mesaj.
'Yarın görüşürüz aşkım.' yazmış. Ne saçmalıyor yine bu!
Merdivenlerden indik babamla. Babam önden gidiyordu. Bende her an her şey olabilir korkusuyla arkasından gidiyordum. Biz üst sokağa çıkacaktık.
Birden!
Karşı sokakta Ömer. Siyahlar içinde. Gözlerimin içine öyle dik dik bakıyordu ki...
Allah'ım titremeye başlamıştım.
Babam benden önce markete ulaştı. İçeri girip arkadaşlarıyla konuşmaya başladı. Ben dışarıda durmayı tercih ettim.
Ömer ne yapacaktı?
Birden on-on bir yaşlarında bir çocuk geldi. Kapıdan içeriye bakıp duruyordu. Ortalıkta Ömer'de yoktu.
İçerideki herkesi tanıdığım için sordum. "Ne oldu?" diye çocuğa.
"Bir abi verdi bana bu zarfı. Hamza Amca varmış ona vercekmişim." dedi.
Çocuğun Hamza Amca'sı benim babam olur!
Elinden hızla alıp "Tamam ben veririm sen okuluna git." dedim. Elim ayağım titriyordu. Babam marketten çıktı.
"O ne Merve?" dedi.
Yalan bul. Hadi bir yalan. Kurtulman lazım Merve!
"Melike!" diye bağırdım.
"Ne bağırıyorsun Merve. Ne o zarf versene." diye elini uzattı.
"Baba Melike'nin kardeşi getirmiş. Melike köye gitmiş banada bunu yollamış." dedim.
Çüş! Bu kadar şaçma bir yalanı kendi çocuğum bana söylese iki tane çakardım ağzına.
Daha pazar günü Melike'nin adını kullanıp evden çıkmaya çalışmıştım. Hem bizim telefonumuz yok muydu mektupta ne?
Babamıda bunları düşündüğüne adım kadar eminim. Öldürücü bakışlar atıyordu ki kurtarıcım Selim Abi sevisin kornasına bastı.
Hiçbir şey demeden hızla servise bindim. En arka koltuktaki en köşeye geçtim. Ellerim titriyordu. Birden ağlamaya başlamıştım. Hayatımdaki en büyül korkuyu yaşamıştım az önce.
Ellerim titreyerek zarfı açtım. İçinde sadece Ömer'le birbirimize sıkı sıkıya sarılmışken çekilen fotoğraf vardı.
Bir de not.
'Akşam saat dokuzda Yakamoz'un önünde bekliyorum. Kızınızın arkanızdan çevirdiği işleri öğrenmek için gelmelisiniz bence Hamza Bey.' yazmış.
Şerefsiz köpek! Adi herif. Onunla yatmadığım için bunu bana yapmaya hakkı yoktu.
Ben ağlarken Rabia'nın bana gizli gizli baktığını görebiliyordum.
Beynimi kontrol edemiyordum. Birden Rabia'ya dönüp "Bu piçle neden kavga ettin?" diye bağırdım.
Kavga ettikleri için arkadaşımla görüşememiştim. Bana kavga sebebi söylenmiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORBA
Novela JuvenilEğer sol tarafımda atan şeye engel olabilseydim, senden uzak dururdum.