Sessizce ağlamaktan şişen gözlerimle servise bindim. Ben gözlerimin şiştiğini sanıyorum. Çok ağlayınca öyle olmaz mıydı?
Rabia'da servise bindi. Beni görünce birden
"Merve!" diye ciyakladı. "Bu halin ne?" dedi. Küstük bu yüzden hâla mesafeli davranıyorduk.
"Ne olmuş?" dedim. Saatlerce çaresizlikten ağlayan ben değilmiş gibi.
"Gözlerin... İçine kaçmış gibi." dedi. Ben şişmesini bekliyordum. Arabının camından gözüken buğulu görüntüme baktım. Gerçekten çökmüştü gözlerim.
Birazdan evde annem görünce ne diyecektim. 'Tüm gün saplantılı sapığım yüzünden ağladım anne.' diyemezsim.
"Nasıl saklıyacağım" diye sordum. Daha Ömer'le kavgaları için özür dahi dilememiştim. Mahçuptum ona karşı.
Rabia süslü ve bakımlı bir kızdı. Hızla çantasından küçük bir çanta daha çıkardı. Makyaj çantası olsa gerek.
"Kapat bakalım gözlerini." dedi.
Makyajdan zerre anlamazdım. Sağ gözüme bir şeyler yaptı uzun süre. Sonra diğer gözüme geçti. İşi bittiğinde aynayı uzatarak "Bak bakalım." dedi.
Gerçekten geçmiş görünüyordu. Hatta güzel bile denebilirdi.
"Teşekkür ederim Rabia." dedim. Ben eskiden hep bunu söyleyince 'İyi dostlar birbirine teşekkür etmez.' deyip kıkırdardı.
"Gerek yok teşekküre. İyi..." dedi ve sustu.
O şerefsizin uçkuru yüzünden arkadaşımıda kaybettim.
Başımı öne eğip "İyi dostlar..." diye fısıldadım. Duymuş olsa gerekki hemen söze atladı.
"Eski iyi dostlar teşekkür etmez. Hı! Bu arada eski dost düşman olmaz kardeşim." deyip masum bir gülüş attı.
Ona döndüm. Gözlerim dolu dolu bir anda sarıldım.
"Hey! Ağlayıp şaheserimi mahfedersen öldürürüm seni!" diye şaka yaptı.
Bir süre sarıldıktan sonra barıştık ve eski hallerimize döndük.
"Evet. Anlat bakalım neden bu halde bu gözler?" dedi.
Anlatmaya başladım. Eve yaklaşıyorduk. Hemde hızla. Ben bugün eve gitmek istemiyordum. Kaldıramazdın bu kadar sıkıntıyı.
Öğrenciler kendi evlerine gelince yavaş yavaş indiler. Bende en son anlatmayı bitirmiştim ki eve geldim.
Rabia "Ümitli ol." diye destek verdi ve bende indim servisten. Eve gittim direk.
Annem mutfaktaydı. Babam salonda. Ve... Hiçbirinden tuhaf bir şey yoktu.
Yoktu derken yine soğuklardı ama kimse beni öldürme girişiminde bulunmamıştı henüz.
Kaan haklıydı belkide. Bunu gözümün içine baka baka yapacaktı.
Odama gidip üzerimi değiltirdim. Siyah polar pijama altımı ve gri üzerini giydim. Yemek hazırdı ama emin olun stres adama bir şey yedirmiyor.
"Ders çalışacağım." deyip odama gittim. Direk yatağıma girerek bu berbat günü geride bırakmaya çalıştım.
Uyumadan önce aklıma gelen son şey Kaan oldu.
Sabah kalktım. Zar zor değil. Direk dikildim ayağa. Ne olacak korkusu. Tereddüt öldürebilirdi insanı.
Hızla üzerimi giyindim. Kahvaltı yapmazdım zaten evde ben.
Yine rutin olarak babamla iniyorduk ancak bu sefer içimi yiyip kemiren bir korku vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORBA
Novela JuvenilEğer sol tarafımda atan şeye engel olabilseydim, senden uzak dururdum.