Bölüm 19-ACİZ

6K 237 3
                                    

En sevdiğim bölümlerden biri. Vote ve yorumlarınızdan mahrum bırakmayınız :)

"İçtin mi sen?" diye sordum. Yaklaşmaya devam ediyordu yavaş adımlarla.

"Dün görmedim seni." dedi. Duvarla arasında kalacaktım ki çevik bir hamleyle sola kaçtım fakat içkili olmasına karşın oda oldukça çevik bir hareketle beni ablukasına aldı. Kolları iki yanımda duruyordu ve ben onunla duvar arasında kalmıştım.

"Görmen mi gerekiyordu?" dedim. Ne sinirli ne sakin, garip bir ruh hali vardı üzerimde.

"Her gün görmem gerekiyor seni." dedi. Sağ ve sol yanımda duvara yaslanmış olan elleri hareket etmemi kısıtlarken, sağ elini saçlarıma yaklaştırdı. Sadece dokundu ve anında geri çekti elini.

"Kaan iyi değilsin sen, git buradan biri görecek." dedim.

Henüz anlam veremediğim içki sandığım o keskin kokuyla gelen Kaan'ın kokusu o duvara çiviliyordu beni.

Gözlerini kapattı. "İyi değilim." dedi. Gözlerini açtığında yeşilin zehire dönüşmüş tonunu gördüm. Kararmış göz altları ve zehir yeşiline dönmüş gözleri...

Birkaç saniye o hapsedici gözlerine baktım. Ne ifade etmeye çalışıyordu bilmiyorum ama bir şeyler anlatmaya çalıştığı kesindi.

Bir anda öylece gözlerime bakarken gözleri kaydı. Sonra yanlarımda duran kolları düştü yanlarına.

Uzun ve kalıplı bedeni yerde yatıyordu. Duvarda çivilenmiş gibi durdum birkaç saniye.

Omzumdaki çantayı hemen yere bırakıp dizlerimin üzerine, Kaan'ın baş ucuna çöktüm. El ve ayaklarıma komut veremiyordum sanki.

Şaşkınlık ve korkudan dolayı gözlerime hucüm eden göz yaşlarının sırası olmadığının farkındaydım.

Bir elimi saçlarına götürüp seslenmeye başladım. "Kaan!", "Kaan beni duyuyor musun?", "Kaan aç gözlerini!"

Koridorda çığlıklarım yankılanırken birkaç öğretmen yardım için koştu. Zaten az kişi vardı okulda yeni geliyorlardı.

"Neyi var?" diye sordu müdür yardımcılarından biri.

"Bilmiyorum! Birden düştü." dedim. Sesim bana bile aciz geliyordu.

"Kaan aç gözlerini ne olur?" diye yalvarıyordum.

Bir öğretmen ayağa kalkıp telefonla bir numara çevirip acil bir ambulans istedi.

Diğer öğretmende Kaan'ın diğer tarafında duruyordu. İkimizde Kaan'ı uyandırmak için telkinler veriyorduk.

Elini sıkı sıkı tutup beni duyduğunu umarak "Kaan... Korkuyorum aç gözlerini." dedim korku kokan sesimle.

Gözlerini açmadı ama dudakları yavaşça yukarı doğru kıvrıldı. Güven vermek istercesine.

Bir süre daha öylece durduk. Etrafımızda meraklı bir öğrenci çemberi oluşmuştu.

Merdivenden sedye ve birkaç sağlık görevlisi görüldü. Kalabalık biraz geri çekilip yer açtı.

Biri genç, biri orta yaşlı iki erkek sağlık görevlisi gelmişti. Yanından kalkmadım Kaan'ın. Diğer tarafına geçtiler. Ben sağında duruyordum.

Nabzını kontrol ettiler, göz kapaklarını açıp küçük kalem gibi bir fenerle ışık tuttular.

"Ne kullandı?" diye sordu bana genç olanı.

"Bi-Bilmiyorum." dedim kekeleyerek.

"Kaldırıyoruz." diye birbirlerine komut verdiler. Yanından ayrılmak istemiyordum ama kalkmak zorunda kaldım.

ZORBAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin