***
Ev bom boş kalmıştı.Konuştuğumuzda veya ben ayağımdaki topuklu ayakkabılarla adım attığımda ses yankıyla büyüyordu.
Bu evi bu şehri seviyordum. Ancak gitmek zorundaydım veya içinde bulunduğum duruma zorunluluk demek benim için işi kolaylaştırıyordu.
"Hazır." dedi Kaan.
Elindeki büyük kağıda "Satılık." ve birkaç bilgiyi yazmış cama astı.
Buraya satacaktım, İstanbul'daki hayatım için biraz ek gelir kolaylık sağlardı.Evin içinde bir şey kalmadı, kıyafetlerime kadar gitti. Sadece üzerimde sabahki davadan kalma siyah kalem eteğim, lacivert gömleğim ve sanırım İstanbul'a kadar bana eşlik edecek stilettolar.
"Keşke eşyaları yüklemeden bir sorsaydın bir şey lazım mı diye." diyerek kızdım Kaan'a.
Ben sabahtan davaya gitmiştim, Kaan'a da evi halletme görevini bırakmıştım. Son kez burada bir davayı başarıyla halletmek için uğraşmıştım. Ama kıyafet ayır demeyi unutmuşum açıkçası ve sinirimden suçu ona atıyordum.
"Tut." dedi ve kucağıma doğru gri küçük bir spor çantası fırlattı.
"Bu ne?" dedim.
"Yol boyunca bu kıyafetlerle gezmene ve gelen geçenin taciziyle uğraşmaya niyetim yok." dedi.
"Sanki seni taciz edecekler." dedim.
Bugün çok huysuzdum.İsteyerek gidiyordum buradan ama huysuzdum işte.
Göz devirip bir üst kattaki boş odalardan birine girdim. Çantada koyu dar bir kot, yeşil polo yaka bir tshirt ve siyah spor ayakkabılarım vardı. Hızla değiştirip aşağıya, Kaan'ın yanına indim.Merdivenden inerken gördü ve kendi kendine bir şeyler mırıldandı.
"Ne oldu?" dedim.
"Dolabında keşke giyilebilecek bir şeyler olsa Merve." diye kızdı.
"Neden? Üzerimdekiler yenmek için mi?" dedim.
"Keşke öyle olsa... Ya koskoca dolap bir tane bol hadi bolu geçtim doğru düzgün bir pantolon olmaz mı?" diye kızdı.
"Of..." diye kızdım.
"Ne zaman çıkıyoruz." dedim.
"Hemen." dedi.
Arabamda kargoyla gelecekti İstanbul'a. Kaan'ın arabasıyla yola çıktık.
Çanta taşımayı sevmezdim, sadece bilgisayar ve tabletin buluduğu bir çanta dışında bir şey almadım yanıma.
Biz gidene kadar eşyalar hizmetliler tarafından yerleştirilecekti. Ofiside hazırlamıştı Kaan İstanbul'un en işlek yerlerinden birinde.
Araca bindik, elimdeki çantayı arka koltuğa bıraktım. Yol boyu konuşmayı planlıyordum.
Kısık sesle bir müzik açtık. Araba yolda sarsılmadan ilerliyordu.
"Kaan." dedim."Efendim."
"Hani madde kullanıyordun ya..."
Yüzünü buruşturdu.
"Evet kullanıyordum noldu ki şimdi?"
dedi gözünü yoldan ayırmayarak."Kullanıyor muydun? Yani eskide mi kaldı gerçekten."
"Kaç haftadır yanındayım hiç şahit oldun mu?" dedi.
Haklıydı hiç bir belirti görmemiştim.
"Haklısın. Peki nasıl bıraktın?"
"Uzun hikaye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORBA
Teen FictionEğer sol tarafımda atan şeye engel olabilseydim, senden uzak dururdum.