Bugün yürüyüşe çıkma ve dışarıda kahvaltı etme kararını sabah pencereyi açtığımda vermiştim. Hafifçe yüzüme vuran sonbahar rüzgarının huzur verici serinliği 'dışarı çık' emrini veriyordu bana. Banyoda rutin işlerimi alelacele halledip yavru köpeği andıran ıslak suratımla oturma odasında, koltukta oturmuş telefonuyla uğraşan Sasuke'nin yanına gittim.
''Sasuke.''
''Hmm.''
''Dışarı çıkalım,'' dedim.
''Yorgunum.''
Ah, hadi ama! İnsan yüzüme bakar. Üstelik bu puppy hallerimin işe yarayacağından emindim. Ekranın arkasından kafam görünsün diye garip şekillere girmiştim.
''Uzun zamandır birlikte yürüyüşe çıkmıyoruz. Zaman geçirelim biraz. Özledim. Hem kahvaltıyıda dışarıda ederiz. Söz veriyorum, ondan sonra istediğin kadar dinlenmene izin vereceğim. Sesimi bile çıkarmayacağım,'' dedim.
''Daha iyi bir teklif sun,'' dedi. Düşünmeye başladım. Daha iyi... daha iyi... Ekranın arkasından çekilmiş, elimi çeneme koymuş düşünüyordum. Düşünmeye o kadar dalmıştım ki bana baktığını bile fark etmemiştim. Göz göze geldik. Sırıtarak bana bakıyordu. Tam 'ne gülüyorsun?' diyecektim ki o konuşmaya başladı.
''Git giyin,'' dediğinde zıplayarak koltuktan indim ve odaya uçtum. Tam odamın kapısını açacaktım bağırdı. ''Ve yüzünü kurula!''
Gözlerimi devirdim. Üzerime çokta kalın olmayan ama aynı zamanda beni üşütmeyecek şeyler giydim. Hazırlanıp odadan çıktım. O da hazırlanmış kapının girişinde beni bekliyordu. Telefonla konuşuyordu yine. Konuşmadan Jugo ile sohbet ettiğini anlamıştım. Bana kapıyı göstermişti. Sessizce gidip ayakkabılarımı giydim. Apartmandan çıktığımızda Sasuke konuşmayı bitirdi.
''İyi miymiş?'' diye sordum. Yürümeye başlamıştık bile.
''Evet, Osaka'da işler yolundaymış. Tek sorunun Karin ve Suigetsu olduğunu söylüyor,'' dedi gülerken. Ben de güldüm.
''O ikisi hala evlenmedi mi ya?'' dedim sırıtmaya devam ederken.
''Başımıza bela mı açmak istiyorsun? Karin onu her gün döver.''
Gülüşmeye devam edip aynı zamanda yürüyorduk. Sahile çıkan sokaklardan birine gelmiştik bile.
''Bu kadar konuşmak ve yürümek beni acıktırdı,'' dedim.
''Yolun sonundaki cafeyi görüyor musun? Orada yeriz.''
Başımı salladım.
''Dur bir dakika,'' dedim yürümeye hazırlanan Sasuke'ye.
''Ne oldu?''
Telefonumu çıkarıp kamerayı açtım ve ona gösterdip salladım.
''Bu sokakta kesinlikle fotoğraf çekilmeliyiz, birlikte.''
''Bunu sevmiyorum,'' dedi ve yürümeye başladı. Ensesinden çektim.
''Ya doğru düzgün çekiliriz ya da zorla çekerim ve berbat çıkar-''
''Tamam tamam, yeter ki sus.''
Zaferle güldüm. Elimden telefonu aldı ve kolunu omzuma attı. Bende yanağımı yanağına yapıştırdım ve en içten gülümsemelerimden birini verdim.
Normalde böyle durumlarda fotoğrafı çeker çekmez bakmadan bana verirdi telefonu. Ama bu sefer dikkatini bir şey çemiş olacak ki biraz ekrana bakındı. Merak ettiğim için kafamı kolunun üstünden uzatıp ekrana baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı Hisler
FanfictionGaara, ayrılmak istediğini ve başka birini sevdiğini söylediğinde her şeyin hikayelerdeki gibi olacağını düşünmüştüm. Kalbim parçalara ayrılacaktı ilk başta. Sonra üzüntüm öfkeye dönüşecekti ve intikam planları yapacaktım. Belki de yeni sevgilisiyle...