"Atakan kaza geçirdi, Atakan kaza geçirdi. Atakan kaza geçirdi. Atakan kaza geçirdi.." beynim duyduğum cümleyi durmadan tekrar ediyordu. Atakan kaza geçirmişti ve ben bunu hissedememiştim. O acılar içinde kıvranırken ben Barlas'la yemek yiyordum.
İçimden bir ses yükseldi. "Hissetsen ne olurdu ki? Ne yapabilirdin?".
"En azından içimdeki bu duygu olmazdı." . İçimdeki sese karşı diğer bir ses atağa geçmişti.
"Hala kendini düşünüyorsun. Atakan orada yatıyor ama sen hala kendini düşünüyorsun".
"Haklısın." iki ses de ortak bir karara vardı ve sustu. Suçlu bulunmuştu. İyi ses ve kötü ses, ikisi de benim suçlu olduğumu kabul etmişti.
Acaba Atakan nasıl kaza yapmıştı? Polislerle çatışmış olabilir miydi? Polisleri nasıl atlatmıştı? En önemlisi acaba şu an ne haldeydi? Yerde kanlar içinde yatan bir Atakan düşündüm. Düşüncesi bile korkunçtu.
"Buyurun geldik." Taksicinin uyarısıyla kendime geldim. Taksimetrede yazan miktarı okudum. '21.8' cabimdeki parayı çıkardım. Yanımda sadece yirmi lira vardı. Parayı taksiciye uzattım ve taksiden indim. Taksi şoförü suratını azsa da bir şey söylemedi. Hızlı adımlarla poliklinik yazan küçük binaya girdim. Girdimemle Bora ve Hazal'ı görmem bir oldu. Yanlarına gittim.
"Neyi var?" diye sordum. Hazal'a baktım. Hazal bana cevap vermemişti. Bunun üzerine Bora hemen söze başladı.
"Arabasının tekerleği patlamış ve araba takla atmış." Yuvarlanan bir araba düşündüm. İçinde Atakan da yuvarlanıyor. Kafası arabanın camına çarpıyor. Ama hayır o iyi olmalı.
"Peki senin nasil haberin oldu?" Bora yaralı gözükmüyordu.
"Beni aramıştı." dedi. Böyle parça parça anlatmasına gıcık olmuştum.
"Ya Bora bana adam gibi anlatsana şu olayı. Atakan neden seni aradı!" sesim yükselmişti. Bu sefer Hazal ayağa kalktı. Tam karşımda durdu ve konuşmaya başladı.
"Peşinde birileri varmış. Bunu anlayınca Bora'yı aramış ama Bora oraya gittiğinde Atakan'ın arabası kaza yapmış haldeymiş."
"Polisler mi takip ediyormuş?" Sorum üzerine Hazal sadece kafasını olumsuz yöne sallamakla yetindi. Ne yani Atakan'ın düşmanları mı vardı? Tabiki de vardı. Eve giren hırsız onu tanıyordu. Sonra bana gelen gizli mesajlar. Atkakan'ın eve kurşun yarasıyla gelmesi.
Hepsini birleştirince bu kazayı anlamaya baslıyordum. Büyük ihtimalle Atakan'ın peşindekiler ateş etmişti. Kurşunlar arabanın tekerine isabet etmişti. Kazala ve ya kasten. Atakan'ın durması içi kasten yapmış da olabilirlerdi. Ama Atakan hızlı gidiyordu. Duramadı. Ani bir manevrayla her şey karıştı.
Aklıma gelen senaryo yüzünden tüylerim diken diken oldu. Hayır Atakan'a bir şey olamazdı. İçerideki odadan çıkan adama baktım. Bu adam doktor muydu? Önlüğü bile kirliydi.
"Atakan nasıl?" Bora benim sormak için can attığım soruyu sordu.
"Kana ihtiyacı var." dedi doktor. Kan kaybı yaşayan bir Atakan. Hayır şu an her şey yanlış ilerliyordu.
"Hangi grup?" diye sordum. Bora cevap verdi.
"0 pozitif. Benimkisi uymuyor. Hazal senin grubun ne? "
"AB negatif." dedi Hazal. Benim kan grubum neydi? Şu an her şey karman çormandı.
"Nisan senin kan grubun ne?" Bora beklediğimiz soruyu sordu. Kahretsin hatırlamıyordum. Hangi insan kan grubunu unuturdu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evliymişim Ama Haberim Yok
General FictionÜzgünüm hanımefendi. Bu adamla evlenemezsiniz . Çünkü başka bir adamla evlisiniz. Bu cümle ile eski hayatım yok oldu. Ha bu arada kocamın kim olduğunu söylemeyi unuttum. Her yerde aranan bir HIRSIZ.