Söz verdiğim gibi yeni bölümü bu güne bitirdim.Umarım beğenirsiniz.
Bölümü Nursah_Cimen e ithaf ediyorum. Siz de ithaf istiyorsanız yorumda belirtmeniz yeterli.
İyi okumalar.
Gözlerimi zorla açtığımda birden yaşadıklarımı hatırladım. Atakan gideceğini söylemişti. Sonra, sonra sanırım küçük bir sinir krizi geçirmiştim.
Neden bu kadar tepki verdiğimi tam olarak anlayamıyordum. Ama sanırım ilk defasında gitmediği içindi. Gözümde gitmeyen tek insan o kalmıştı ve ona güvenmeye başlamıştım. Ama şimdi o da gidecekti.
Yani hayatımda güvenebileceğim hiç kimsem yoktu.
Bu haksızlıktı. Neden hep terk ediliyordum ki? Annem küçükken bana hep
" Her şeyin bir nedeni vardır kızım. Herkesin de bir nedeni vardır. Her insanın doğarken bir görevi vardır. Bunu gerçekleştirmeden ölmez. Çoğu kişi görevinin ne olduğunu anlayamaz. Ama yine de görevlerini yaparlar " derdi. Hep benim görevim ne diye düşünüyürdüm. Şimdi de böyle düşünüyordum.
" Belki de benim görevim en çok terk edilen kişi olmaktır" diye fısıldadım. Sonra etrafıma bakındım. Salondaki kanepenin üzzerinde yatıyordum.
Kafamı salona doğru çevirdim. Bu sırada Atakan odadan içeri girdi. Elinde kolonya vardı.
Kolonyayı sehpaya bırakıp yanıma geldi ve oturmama yardım etti.
"İyi misin? " diye sordu.
Biraz önce bana o kadar şey söyleyen Atakan şimdi beni umursuyor muydu ?
" Umrunda mı sanki ? " dedim .
Bir şey söyleyecekmiş gibi ağzını açtı. Ama hiç bir şey söylemedi. Ayağa kalktı. Koltuktaki ceketini aldı ve evin kapısına doğru yürümeye başladı.
" Gitme " diye fısıldadım. Ama duymuştu. Tam salonun kapısının hizasında durdu.
" Gidersen yine onlar gibi olurum" dediğimde bana doğru döndü.
"Onlar kim?" diye sordu ve bana doğru 2 adım attı.
"Ondan zaten çok zor kurtuldum. Bir de sen gidersen..." sustum.
Kendimi sıksam da gözümden bir göz yaşı inmeye başadı.
" Ne olur beni bırakma Atakan"
Ağlamaya başlamıştım. Bu benim birine 2. kez yalvarışımdı. Atakan Yanıma oturdu. Kafamı omzuna koydum.
"Eğer işime karışmayacağına söz verirsen bizimle gelebilirsin" dedi.
Hırkamla gözyaşlarımı silerken " Gerçekten mi? " diye sordum ?
" Asla ama asla iişime karışmayacaksın" dedi. Kafamı salladım ve gülümsemeye başladım.
" Bana kimden korktuğunu anlatacak mısın?" diye sordu bu sefer.
" Senden bir şey isteyebilir miyim?" diye sordum. Bana sor dercesine baktı . "Çok açım. Bir şeyler yesek " dediğimde hafifce gülümsedi. Gamzesi olduğunu fark ettim.
" Sabahtan beri bir şey yemedin mi? "
"Hayır"
" O zaman bayılman normal. Şu üstündeki sümüklü giysileri değiştir. Dışarıda yiyelim. Hava alıırsın" dedi ve ayağa kalktı.
Hırkama baktım. Sadece ıslanmıştı. Yine de içeri gidip üzerimi değiştirdim.
*
"Böyle mi geleceksin?"
" Neden ki? Normal giyindim işte" dedim. Bir kot ve ince bir kazak giymiştim. Kazağım yeşill renkti ama boğazlı değildi. Oldum olası boğazlı giyemezdim zaten.
" Sen bilirisin" dedi ve çıkışa yöneldi. Onu takip ettim. Kapının önündeki havalı siyah arabaya bindi. Tabi ki bana kapıyı açmadı.
*
Araba durduğunda vale kapıyı açtı. İndim.Vale olmasa zaten Atakanın kapımı açacağı yoktu. Atakan da arabadan indi ve çok havalı bir şekilde anahtarı valeye attı.
Mekanın kapısından içeri girdiğimizde Atakan'ın neden üstümdekileri beğenmediğini anladım. Çünkü burası çok afilli bir yerdi ve içerideki tüm kızlar hayatımda giymediğim kadar kısa elbiseler giymişti.
Garson oturacağımız masayı gösterdiğinde hemen sandalyeme tünedim. Elime bir menü aldım ve kafamı onun içine soktum.
" Menüyü yemeyi düşünmüyorsun değil mi ?" atakan'ın alaycı sesiyle menüyü masaya bıraktım
" Rezil oldum sayende. Neden böyle bir yere geleceğimizi söylemedin ? "
" Aslında söyleyecektim ama sen kıyafetinin uygun olduğunu söyledin. Unuttun mu? "
Tam bu sırada garson konuşmamızı böldü. Atakan menüye bir süre baktıktan sonra anlayamadığım bir şeyler söyledi. Sonra da :
" sen ne yersin ? " diye sordu . Demin masaya bıraktığım menüye bir göz attım. Ve anladım ki burası bir fransız restoranı.
Sakin bir şekilde menüyü masaya bıraktım ve
" Ben de aynısını alacağım" dedim. Evet kıvırabilmiştim sanırım. Garson yanımızdan uzaklaştı.
" Yemeklerden hiç birini okuyamadın değil mi ? " dedi Atakan .
" Yoo. Benim İtalyancam çok iyidir ama senin istediğini tadayım dedim " dedim ve su içmeye başladım.
" İyi de menüdekiler Fransızca " Atakanın bu cümlesi üzerine ağzımdaki suyu neredeyse püskürtüyordum. O ise bana pis pis sırıtıyordu.
" Çok gıcıksın ama ..." dedim ve sustum.
" Ama ne ? " Atakan tam sorusunu bitirirken garson adını söyleyemediğim fransız yemeklerini getirdi. İtalyan değil fransız yemeklerini.
Bur sırada içimden Atakan'a söylemeye baaşladığım cümleyi tamamladım.
Çok gıcıksın ama sana ihtiyacım var.
Evet umarım bölümü beğenmişsinizdir. Artık böyle biraz kısa ama sık sık yazabilirim.
Nisan artık yavaş yavaş bağzı şeyleri kabullenmeye başlıyor. Siz de fark ediyorsunuzdur.
Ah bir de şu yorum ve oylar artsa benden mutlusu olmaz.
Diğer bölüm görüşmek üzere :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evliymişim Ama Haberim Yok
Ficción GeneralÜzgünüm hanımefendi. Bu adamla evlenemezsiniz . Çünkü başka bir adamla evlisiniz. Bu cümle ile eski hayatım yok oldu. Ha bu arada kocamın kim olduğunu söylemeyi unuttum. Her yerde aranan bir HIRSIZ.