Haber

7.9K 424 21
                                    

Bu, bu çok zor. Onu her gün görmek ama ona dokunamamak, ona sarılamamak, onu öpememek. Her zaman yanımda ama bana çok uzak.

Aslında bence aşk anlamsız bir kelimeydi. Aynı zamanda gereksiz bir duygu. Bir insanla anlaşabiliyorsanız bu benim için yeterliydi. Şimdi ne adar yanlış düşündüğümü anlıyorum. Aşık olmadan konuşmak, düşünmek, eleştirmek kolay. Aşık olunca ise her şey değişiyor. Bir anda bambaşka biri oluyorsun. Dünya eskisi gibi dönmüyor artık. Sanki her yer daha güzel. Tabi o yanındaysa. Yanında değilse her şey daha kötü.

Dünya’ya bir şey olduğu yok. Yine aynı hızda dönüyor. Bir gün hala 24 saat. Bir yıl ise 365 gün. Güneş Doğu’dan doğuyor ve Batı’dan batıyor. Sokaklar aynı.  Her sabah kahve aldığın dükkandaki kahvelerin tadı aynı ama aldığın zevk çok farklı.

Kim ne derse desin, iyi bitsede bitmesede aşk güzel. O dünyadaki en güzel duygu. Artık eminim.

Yazdığım kağıdı aldım ve bir kez okudum. Ne kadar çok aşk yazmıştım böyle ? Kibrit kutusundan bir kibrit çıkardım ve kutuya sürterek kibriti yaktım. Top haline getirdiğim kağıdın ucuna yaklaştırdım ve kağıt yanmaya başladı. Kağıdı küllüğün içine koydum. Yavaş yavaş yanmasını izledim. Bu her zaman rahatlatıyordu. Konuşacak kimsem olmasada yakacak çok şey vardı. Yüzlerce  kağıt. Aslında dygularım yüzlerce kağıda sığmazdı. Yine de ben kısa kısa yazıyordum. Sadece önemli şeyleri. Sadece birine anlatmazsam çıldıracakmış gibi hissettiğim şeyleri.

Kağıdın tamamen kül olmasıyla külleri küçük penceremden aşağı attım. Havada süzülen külleri izledim. Hepsi uçuyor gibiydi. Sanki onları özgür bıraktığım için bana teşekkür ediyorlardı.

Bu yöntem günlük tutmaktan çok daha iyiydi. Günlüğe her gün yazman gerekiyordu. Eğer her gün yazmazsan günlüğün bir anlamı kalmazdı. Ben de her gün günlük yazacak birisi değildim. Bunu yapmayı denemiştim ama en fazla 3 gün dayanabilmiştim. Hem günlüğü başkaları okuyabilirdi. Sana, senin duygularına özel bir şeyi başkalarının okuması. Bu tam anlamıyla iğrenç bir şeydi. Her bakımdan benim yaptığım şey daha mantıklıydı. İstediğim zaman yazabiliyordum. Ayrıca sayfaları yakıp yok ettiğim için kimse onları okuyamıyordu. Onlar özeldi. Bana özeldi çünkü onlar benim düşüncelerimdi. Sadece benim olan tek şeylerdi.

Kül tablasını ve kibritleri dolabıma koyup zemin kata indim. Herkes uyanmış olmalıydı. Mutfaktan sesler geliyordu. Mutfağa girdim. Atakan, Bora ve Hazal masaya oturmuş kahvaltı yapıyordu. Bora ve Hazal gülüyordu. Atakan gülmüyordu ama halinden memnun gibiydi. Beni görünce gülmeyi bıraktılar.

Onları umursamamaya çalışararak kendime buzdolabından bir şişe soğuk su çıkardım ve içtim. Suyu içtiğimde tekrar doldurdum ve buzdolabına geri koydum.

“Günaydın.” Dedi sonunda Bora. Beni önemseyen birisinin olması güzeldi. En azından görünmez olmadığımı bana hatırlatıyordu.

“Günaydın.” Diye karşılık verdim gülerek . Normalde sinirlenirdim ama az önce yaptığım rahatlamadan dolayı hiç sinirli değildim.

“Gel  sen de kahvaltı yap. “ Bora bunu söylerken Atakan ve Hazal’a baktı. İkisi de bir tepki vermedi. Bu gün Nisa’ı önemsememe günü müydü acaba?

“Gerek yok.” Derken bir kase aldım. Kaseye biraz mısır gevreği koydum.

“Ben idare ederim. Siz devam edin.”

Buzdolabından biraz süt de alıp kaseye doktum. İçine kaşığımı da atıp salona geçtim. Aslında mısır gevreğini sıcak sütle yemeyi severdim ama şu an sür ısıtmak istemiyordum. Mutfakta onları yalnız bırakmak istiyordum. Yalnızlık güzeldi. Belki  ben yalnız kalmak istiyordum. Belki de ikiside.

Televizyonu açtım ve ilk çıkan kanalda bıraktım. Bir magazin programıydı. Magazin programlarını sevmezdim ama bu gün izlemek istiyordum. Bu gün farklıydım. Ünlülerle ilgili haberleri izlerken duyduğum isimle televizyona odaklandım.

“Barlas Atak Salı günü küçük bir restorantta yemek yerken yakalandı.” Gösterdikleri fotoğrafta Barlas ve ben vardık. Birlikte gülüyorduk.

“Barlas Atak ve arkadaşı çok eğleniyorlarken kız arkadaşı birden masadan uzaklaştı. Barlas Bey de onu koşarak takip etti. Uzun süredir biriyle görüntülenmeyen Barlas Bey’in hayatındaki bu yeni kadın kim ? “

Sinirlenerek televizyonu kapattım. Bunlar ne saçmalıyordu? Bizden başka yapacak bir haberleri kalmamış mıydı ?

Ben yerimde kızgın bir şekilde otururken Atakan bana bir şey söylemeden önümden geçip gitti. Onu takip etmem gerekiyordu. Barlas’tan daha sonra da hesap sorabilirdim.

*Bu  bir ara bölüm. Bölümde pek önemli şey yok. Diğer bölüme giriş gibi bir şey aslında. İlerleyen bölüm hikayenin gelmiş ve gelecek en önemli bölümlerinden birisi  olacak. Bölüm oldukça uzun olacak ve ben bölümü en güzel şekilde yazmak istiyorum. Bu yüzden sizi bir süre bekleteceğim ama çok uzun bir süre olmayacak. İlerleyen bölümlerde olmasını istediğiniz şeyleri yorum atarsanız bazılarını gerçekleştirebilirim.

 

Oy vermeyi unutmayın. Verdiğiniz her oy benim için bölüm yazmam için motivasyon oluyor. 

Evliymişim Ama Haberim YokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin