Uyandım. Her gün uyandığım gibi uyandım. Bu günü farklı yapan bir şey vardı. Diğer günlere göre daha fazla şey biliyordum.
Hatırlamıştım. Nasıl unutmuştum? Daha doğrusu birden nasıl hatırlamıştım? İnsan ilk öpücüğünü unutur muydu? Gerçek ilk öpücüğünü.
O günü hatırlıyordum. Ona kahvaltı hazırlamıştım. Sonra evden çıkıp gitmişti. Bu sefer de akşam yemeği hazırlamıştım. Fakat o gelmemişti. Sinirden tüm yemekleri devirmiştim. Sonra bara gitmiştim. Barda Atakan'ın bir kızla buluştuğunu öğrenmiştim. Ben evde onu beklerken onun bir kızla buluştuğunu.
İçmiş ve bardan çıkmıştım. Bu sırada peşime bir adam takılmıştı. Tam bana bir şey yapacakken Atakan beni kurtarmıştı. Sonra onun benim çocukluk aşkım olduğunu anlamıştım. Yağmurun altında öpüşmüştük. Bir sonraki gün ise bunların hepsini unutmuştum. Bana kahvaltı hazırladığını gördüğümde ona kızmıştım.
Bunca şeye rağmen Atakan bana salak değilsin mi diyordu yani ? Kapının çalınmasıyla yatağımdan kalktım. İçeriye Atakan veya Bora'nın girmesini bekliyordum ama öyle olmadı. İçeriye tanımadığım bir kadın girdi. Üstündeki kıyafetlerden bu köyde yaşadığı anlaşılıyordu.
Kumral saçları vardı. Uzaktan tam görünmüyordu ama gözleri kahverengi gibiydi.
"Günaydın. " dedi sıkıla sıkıla.
"Günaydın. " dedim gülümseyerek. Bu kıza gördüğüm anda içim ısınmıştı.
"Uyandırmak için gelmiştim ama..." Kız benden uzak duruyordu.
"Teşekkür ederim." Kızın kafasını eğmesiyle konuşmaya devam ettim. " Çekinme benden. Adın ne ? "
"Zeynep. " dedi sessizce. Tanımadıkları kişilere çok yakın olamıyorlardı herhalde.
"Ben de Nisan. Zeynep bir şey isteyebilir miyim? " Sorum üzerine başını kaldırarak bana baktı. "Bana giymem için kıyafet verir misin ? "
Üstümdeki kıyafetleri süzdü.
"Pek size göre kıyafetim yok ama."
"Siz mi? Bana sen diyebilirsin. Hem ne'si varmış kıyafetlerinde. Çok da güzeller. " Cümlem üzerine yüzünde ufak bir gülümseme oluştu.
"Bir dakika hemen getireyim." diyerek odadan çıktı. Oda bomboş kaldığında yine düşünmeye başlamıştım. Belki de Zeynep'i ilk görüşte sevmemin nedeni buydu. Yalnız kalmak istemiyordum.
Çok yalnız kalmamıştım. Zeynep birkaç dakika sonra gelmişti ama bu birkaç dakikada düşünmekten başım ağrımıştı. Kötüydüm. Gerçekten kötüydüm. Yanımda duracak birine ihtiyacım vardı.
Zeynep'e teşekkür ederek kıyafetleri aldım. Rahat giyinebilmem için dışarı çıktı. Yalnızlık peşimi bırakmayacaktı. Bunu biliyordum. Ne giydiğimi umursamadan üzerime Zeynep'in getirdiklerini giydim. Aslında o kadar da kötü değildi. Kıyafetler hiç köylüyü anımsatmıyordu.
Önyargılarımızdan kurtulmamız gerekiyordu. Yani köylü diyince neden akla hemen şalvar gelirdi ki? Ön yargı buydu işte. Kurtulmamız gereken en büyük yük.
Kıyafetlerimi giydikten sonra dışarı çıktım. Zeynep beni kapının önünde bekliyordu. Sokakta başka kimse yoktu.
"Saat kaç ? " diye sordum. Cep telefonumun pili bitmişti. Şarj aleti yanımda değildi.
"8 olmak üzere. Hızlı olmamız gerekiyor. " Zeynep'in aksanı normaldi. Dizilerde izlediğimiz köylü konuşması yoktu.
"Nereye gidiyoruz ki? " diye sordum kaşlarımı kaldırarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evliymişim Ama Haberim Yok
General FictionÜzgünüm hanımefendi. Bu adamla evlenemezsiniz . Çünkü başka bir adamla evlisiniz. Bu cümle ile eski hayatım yok oldu. Ha bu arada kocamın kim olduğunu söylemeyi unuttum. Her yerde aranan bir HIRSIZ.