Bilinmez

7K 425 18
                                    

Bir gün içinde 2. bölümü paylaşıyorum. Aslında bu bölümü yarın paylaşacaktım ama dayanamadım. İyi okumalar. 

Bilinmezliğin içinde hareket eden bir aracın içindeydim. Kendimden uzaklaşıyordum. Kendimden gitgide uzaklaşıyordum. Yabancıydım. Farklıydım. Güçlüydüm. 

Hiç olmadığım kadar güçlüydüm. Arabadan dışarı bakıyordum. Yanımda oturan mavi gözlü adama bakmıyordum. Ona bakmak istemiyordum. Gerçeklerle yüzleşmek istemiyordum. Aşık olmak istemiyordum. Olmuştum işte. Kimse bana aşık olmak isteyip istemediğimi sormamıştı. Ya da aşık olacağım kişinin önceden aşık olduğum biri olduğunu bilmiyordum. Bunu bilseydim her şey farklı olurdu. 

Belki mutlu olurduk. Belki de mutsuz. Sirenlerin sesi tüylerimi ürpertirdi belki de. Korkardım. Ama hayır. Şimdiki gibi olmazdım. Cesur olmazdım. Konuşurdum. Her zaman fazla konuşurdum. Susmazdım. Şimdi ise susuyordum. Kelimeler boğazımda diziliyordu. Yaptıklarımı yeni yeni anlıyordum. Sanki bir rüyadan uyanmış gibiydim. Rüyamı hatırlıyordum. Her detayı teker teker hatırlıyordum. 

Siren sesi sustu. Bir süre sonra Bora arabayı durdurdu. Düşüncelerim bile kaybolmuştu. Arkasına döndü.

"İyi misin ? " 

İyi miydim ? Bilmiyordum. Kötü değildim. İyi de değildim. Her şeyi hatırlıyor gibiydim ama hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Kim olduğum belli değildi. 

"Birisini vurdum. " dedim fısıldayarak. 

Birisini vurdum. 

"Senin suçun değildi. " Bu sefer Atakan konuşmuştu. Beni sakinleştirmeye mi çalışıyordu ? 

"Biliyorum. " 

Her şey senin suçun. 

Arabadan indim. Bir dağın kenarındaydık. Dağın kenarına doğru yürümeye başladım. Bana sormuşlar mıydı ? Oradan çıkmak istediyip istemediğimi sormuşlar mıydı? Hayır. Her zaman olduğu gibi düşüncelerim önemsiz olmuştu. Bir kukla gibiydim. Beni ellerinde oynatıyorlardı. 

Dağın manzarası insanı büyülüyordu. Büyük bir orman vardı. Yaşlı ağaçlar. Yüzlerce yıldır ayakta dimdik duran ağaçlar. Ağaçlardan öğrenmemiz gereken çok şey vardı. 

"Nisan. " Arkamdan gelen ses ile arkama döndüm. Atakan bana bakıyordu. Dağın kenarına oturdu. Yanına oturdum. Düşünmem gereken onca şey vardı ama hiçbirini düşünemiyordum. Başımı onzuna koydum. 

"Çok güçlüsün ." Atakan'ın fısıtısı tüm kulağımı doldurmuştu. Güçlü olduğumu mu düşünüyordu ? Ben ise o kadar güçsüzdüm ki. Ona ihtiyacım vardı. Kokusunu içime çekmeye ihtiyacım vardı. 

Bir süre daha altımızdaki ormanı izledik. Kuşların seslerinden başka ses yoktu. 

"Üzgünüm. Sana bunları yaşattığım için üzgünüm. " Benden özür dilemişti. Ben onun özür dilemesini istemiyordum. Bana bağırmasını, kızmasını, her şeyi mahvettiğimi söylemesini istiyordum. Kafamı omzundan kaldırıp yüzüne baktım. O da bana bakıyordu. Konuşmamı bekliyordu. 

"Bana söylemedin . " dedim. Bana söylememişti. Beni tanıdığını söylememişti. 

"Neyi ? " diye sordu şaşkınca. Bana söylemediği ne çok şey vardı kim bilir. Hangisi olduğunu bile bilmiyordu. 

O bir hırsızdı ve kalbimi çalmıştı. 

O bir hırsızdı ve duygularımı çalmıştı. 

O bir hırsızdı ve benliğimi çalmıştı. 

O bir hırsızdı ve yıllarımı çalmıştı. 

Evliymişim Ama Haberim YokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin