kırk sekiz

12.9K 1.1K 800
                                    

Medya Taha ve Dilara'nın birleşimi gibi bir şey xosndksxn

"Sürme bir daha bunu." Pembe dudaklarını büzdü ve kollarını göğsünde bağladı. Keyifle romantik komedi skecinden fırlamış gibi sevgililiklerini yaşayan ama tatlı gözüken Dilara ve Ginger'ı dikizlemeye devam ettim.

Dilara ona kıskançlık tribi atan Ginger'a sırıttı ve onun kulağına eğildi. O Ginger'ın kulağına büyük ihtimalle onun yüzünü kızartacak şeyler söylerken ayaklarımı ileriye uzatarak oturduğum yerde iyice yayıldım.

"Ya!" Ginger onu kendisinden uzaklaştırdı ve domates olmuş suratıyla ondan başka tarafa bakmaya başladı.

Konu şeydi, Dilara'nın sürdüğü ruj. Hafif bordomsu bir ruj sürmüştü ve Ginger'ın dediğine göre çok seksi olmuştu ve erkekler ona bakıyordu. Bana her zamanki mal Dilara gibi gözüküyordu ancak Leyla'ya bir de Mecnun'un gözünden bakmak lazımdı tabii.

Çenemden tutularak kafamın arkaya çekilmesiyle irkilsem de ardından alnında hissettiğim sıcak temas gülmeme yol açmıştı.

Gözlerimi açtım ve alnıma öpücük bırakıp tepemde dikilen Savaş'a baktım. Bana doğru eğildiği için saçları yer çekimine karşı koyamayarak aşağıya doğru dökülüyordu. Gözlerindeki muzip ifade, gülünce gözlerinin kısılmasına rağmen belli oluyordu.

"N'aber?" dedi omuzlarıma koyduğu ellerini çekip yanıma geçerken. 

"Bak," dedim sweatshirtümü dirseğime kadar sıyırıp kolumu göstererek, bir yandan da dudaklarımı büzmüştüm. "vişnesizlikten rengim soldu."

Küçük bir kahkaha attı ve burnumu parmaklarının arasına hapsederek sağ sola çekmeye başladı. Nefes alamadığım için büzdüğüm dudaklarımı araladım.

"Yok sana vişne falan." Sert yaptığı sesiyle kaşlarını bir çocuğu azarlar gibi çattı ve burnumu serbest bıraktı.

"Ya ama!" Ben de annesine mızmızlanan çocuk gibi konuştum ve kollarımı göğsümde bağladım. Az önce alayla izlediğim ikiliden bir farkımız kalmamıştı artık.

Kulağıma doğru eğildi ve sıcak nefesinin içimi ürpertecek olan bir yakınlıkla fısıldadı. "Vişne yerine ben varım."

Yutkunarak geri çekilen Savaş'a baktım. Kafasını hafifçe yana yatırarak güldü ve sordu, "yetmez mi?"

Etkisinden çıkmaya çalışarak burnumu kıvırdım. "Yani, idare edeceğiz artık."

Savaş kaşlarını kaldırıp bana cevap verecekken aniden masaya gürültüye bırakılan şeyle yerimde sıçradım ve kafamı kaldırarak gelen kişiye baktım.

Kıvırcık tutamları alnına dökülen Emir nefes nefese kalmış gibiydi. "Az kalsın düşüyordum." dedi neden nefes nefese kaldığını açıklamak istercesine. Kafamı 'ne iş?' dercesine salladım.

Kenardan bir sandalye çekti ve oturdu. Bu sırada getirdiği şeye bakıyordum. "Bu ne yavrum?"

Üç tane renkli, orta boy kapların içinde bir şey olduğu belliydi ancak ne olduğu belli olmuyordu. Emir eliyle kapları önüme itti ve susamış olacak ki Dilara'nın elmalı sodasından bir yudum aldı. Bu Dilara'nın trip atan Ginger'ı bırakıp onun soda tutan eline vurmasına yol açmıştı.

Kaplardan pembe olanını merakla alan Savaş, küçük bir hamleyle kapak kilidini açtı. Ben de merakla ona doğru yaklaştım.

Pilav?

Kaşlarım çatılırken açık mavi olanı da açtım. Bunda ise patatesli bir yemek vardı.

Emir daha önce evden böyle şeyler getirmezdi o yüzden bir an için şaşırmıştım. Ardından omuz silktim ve nasıl sıcak olduğunu anlayamadığım kapları ona doğru ittim.

itiraf | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin