Özel Bölüm♡

10.5K 916 586
                                    

Tüm gece yağan yağmurun çatıda kalan damlaları cama ufak ufak çarpıyor, rüzgar kulağımda uğuldayarak esiyordu. Karşı apartmanın kirli beyaz borusundan yere akan yağmur suyunun sesinden başka sokaktan çıt çıkmıyor ve uzaktan uçuşan kuşların güçlü seslerini duyabiliyordum.

Artık neredeyse alıştığım bir cam kenarıydı burası. Gördüğü sokak, bulunduğu oda ya da yapı malzemesi, hatta belki de soluduğu hava bile farklıydı. Ancak doğru hissettiriyordu.

Yarı çıplak bir şekilde ve yedinci katta olmadığım için daha rahat oturduğum yerde sigaram ağzımda, elimdeki çakmaktan çıkan ateşi izliyordum.

Ancak birazdan gelip onun bana kızacağını biliyordum.

Yanlış anlamayın, camdan bakmak istediğinden veya camın ona ait olmasından değil, hasta olup üşütmemden veya düşmemden. Endişeleri boşaydı ancak ne yapabilirdim ki? O da Savaş'tı.

Adım seslerini duydum, kalkmış olmalıydı. Aniden sabahın dördünde kalktığım için yatmamıştım bir daha. Üç dört saatlik uykuyla duruyordum yani.

Burada olmayı seviyordum. Onun kokusu vardı her yerde, sanki alanını belli eden aslanlar gibi. Bir de değişik huylarını öğrenmiştim, mesela salon pek umurunda olmasa da odasını toplamadan çıkmazdı evden. Bir de salondaki puf koltuğa asla oturmazdı. Nedenini bilmiyorum ancak ondan nefret ettiğini söyledi. Atmasını söylediğimde ise güzel duruyor demişti. Anlayamıyordum ancak bunu arada gelen ve altıncı hissim diye tutturduğu dürtüye bağlayarak kabullenmiştim. Bir de kahvaltı etmeyi ihmal etmezdi, benim aksime. Ben her şeyi yarım yamalak yiyordum ve o bunu düzeltmeye çalışıyordu. Kilo almış gibi hissediyordum, beni yavru bir köpek gibi besliyordu.

Çıplak ayaklarının parkede çıkardığı sesler durdu, bakışlarımı ateşten çekip çakmağı söndürdüm ve kapının orada dikilen Savaş'a baktım uzun uzun.

Koyu kahve saçları dağılmış ve tek elinin tersiyle gözünü ovuşturuyordu. Kaşlarını hafifçe çatarak etrafa bakması, onun ne kadar tatlı durduğunu düşündürdü bana. Daha sonra önce omuzlarını dikleştirerek gerdi ve ufak bir üşüme hareketi yaptı. Üzerindeki beyaz ince tişört elbette ki üşümesine neden olur, diye geçirdim içimden.

"Hasta olacaksın." dedi uykulu bir sesle, daha sonra uyuşuk adımlarla yanıma ulaştı. Bitmemiş sigaramı hemen yanda duran küçük küllükte ezdim ve kollarımı açtım ona. Karşı çıkmak istesem de üstümde hiçbir şey yokken bu camın önünde saatlerce oturmama mantıklı bir açıklama bulamazdım.

Uykusu gülüşüne bile yansımış olacak ki güldü tuhaf bir şekilde. Bu sırada tek gözünü kapamış kafasını hafifçe arkaya atarak bana bakmıştı.

Sonunda yanıma ulaştığında önce ellerimle ellerini birleştirdi, daha sonra ise şokla açıldı gözleri. "Aptal!" diye yükseldi aniden. Kaşlarım çatıldı ve kaldırdığımız ellerimizi ayırmadan serbest bıraktım. O ise iç içe geçmiş parmaklarımızı ayırmış ve iki elimi birleştirerek kendi ellerinin arasına hapsetmişti.

Sıcaklık, tüm elime yayılırken ne kadar üşüdüğümü yeni fark etmiştim. "Buz gibi olmuşsun, aptal." dedi bir kez daha, avuçlarının arasındaki ellerimi daha da sıkarken.

Güldüm ve ellerimi kurtardım ondan yavaşça. Daha sonra bileklerinden tutup enseme attım, ben oturduğum için o eğilerek yüzlerimizin daha da yakınlaşmasına olanak sağlamıştı.

Çenemi yukarı kaldırıp dudaklarını ulaştım, önce ufak bir öpücük kondurdu. Daha sonra güzelce gülümsedi ve geri çekildi. Bu sefer omuzlarından sarkan elleri önce boynumu buldu. Bir öpücük daha için dudaklarımı uzattım ona, karşı çıkmadan kabul etti beni. Bu sefer yine kısa ancak diğerinden daha uzun bir süre birleşti dudaklarımız.

itiraf | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin