"Fermiyan dur ce bi mi hal-i bahsuz, mel ki goreme bu bahsuzin hal-i kavuksiz."
Dediğim şeylerden sonra kafama fırlatılan şeyle yerle bir olurken beyin sarsıntısı geçirme olasılığımı düşünmeye başlamıştım.
"Lan bi' sus piçin çocuğu lan sus ya sus!" İsyan dolu bir sesle bağıran Dilara sonlara doğru ağlamaklı olmuş ve birkaç adımda yanıma ulaşmıştı. Etraftaki insanlar kınayan bakışlarını bize çevirdiklerinde ben de Dilara'ya aynı şekilde bakmaya başladım. Düştüğüm için üzerime doğru eğilerek parmağını gözüme sokarcasına tehditkar bir şekilde bana doğrulttu. "Bak çocuk... Çocuğum, Taha'm... Sikerim seni tamam mı? Düzgün dur şurada." Kısık sesle söylediği şeyleri insanlar duymamış olsa da ben dedikodu duymuş mahalle teyzesi gibi ağzımı açtım ve daha sonra cıkcıklamaya başladım.
"Ama çok ayıp Dilara'm. O işi senin yerine yapan biri var zaten."
"Iyy ya iğrençsin sen terbiyesiz oldun Savaş'a söyleyeceğim seni." Gereksiz duyarıyla cıyaklayarak benden uzaklaşan Dilara'ya sırıtarak baktım. Mağazanın dar deneme kabini kısmında beni saatlerdir tıktığı yetmiyormuş gibi bir de azar işitiyordum.
"Şimdi kalk ordan şu üstümdekine bak." Kafama attığı ayakkabısı yüzünden dengemi kaybettiğim pufun üzerine geri oturdum ve arkamı duvara verdim. Dilara'nın üstündeki elbisede gözlerimi gezdirirken beynimden az önce dediğim gibi anlamsız cümleler kurmaya devam ediyordum.
"Ser ki babi ahtur olur ki mu bu lal kuzu'i mahtur."
"Ya sabahtan beri ne diyorsun getirdiğime bin pişman oldum ya." Dilara bıkkın bir sesle ellerini beline koyduğuna keyifle güldüm.
"Ne bileyim canım o kadar sıkıldı ki yeni dil ürettim."
"Osmanlıca gibi biraz."
Dilime karşı yorumuna omuz silktim.
"Ee ne diyorsun?" Elleriyle üzerindeki süslü elbiseyi gösterdi.
"Çok süslü bu beğenmedim." Dudağımı kıvırarak elbiseyi biraz daha süzdüm. Toz pembe ve taş detaylıydı ve Dilara'ya yakıştıramamıştım.
"Baloya olmaz mı?" Saçlarını arkaya atıp aynada kendine bakmaya başladı. Evet, balo için elbise bakmaya getirmişti beni. Bu girdiğimiz sekiz yüzüncü mağaza falan olabilirdi. Emir ve Yusuf da vardı ancak onlar gazi olmuş ve evlerine kaçmışlardı.
Cıkladım ve sırtımı duvara yasladım. "Yakışmadı sana."
O da dudaklarını büzüp biraz daha kendini süzdükten sonra kabine geri girdi. Modadan anladığımdan falan değildi, sadece onu iyi tanıyordum. Yakışıp yakışmayacağı vesaire... Aslında Yusuf Ginger'la da gidebileceğini teklif etse de hanımefendi ona sürpriz yapmak istediğini söylemişti.
Kabinin kapısı bir kez daha açıldığında bu sefer siyah kısa bir elbiseyle çıkmıştı. Kesinlikle siyah daha çok yakışıyordu.
"Bu çok daha iyi, siyah sana yakışıyor."
"Yaa?" dedi Dilara gülümseyerek. Elleriyle dar elbiseyi düzeltirken aynadan bir kendisine bir bana bakıyordu.
"Ama biraz kısa gibi dans falan etmeyecek misin sonuçta?" Uzattığım ayaklarımı ileri tarafa geçmek isteyen bir kadın yüzünden kendime çekerken Dilara aynadan elbisenin arkasına bakmaya çalışıyordu.
"Salak falansın ama haklısın." dedi Dilara dizinin oldukça üstünde olan elbiseye son kez bakarken.
"Hadi hadi bekleme yapma." Kaşlarımla kabini işaret edip girmesini söylerken göz devirdi ve dediğimi yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
itiraf | bxb
RandomFakehsp000: Ne diyeceğim biliyor musun? Fakehsp000: Bence eşcinsel itirafını yapan sendin. Fakehsp000: Ya eşcinselsin, ya da prim için yalan söyledin. Fakehsp000: Ama ben ilki olduğunu düşünüyorum. Başlama // 17 Ağustos 2018 Bitiş // 21 Ocak...