Yumuşak dudakları yanaklarıma değdi, düşünmeden edemedim, bu onun ait olduğu yer miydi?
Derin bir nefes çektim içime, kokusu artık alışageldiğim bir şeydi ancak neden hiç içimde alışageldiğim hisler uyandırmıyordu ki?
Geri çekilirken bakışlarım biçimli yüzünde bir tur attı, açık kahve gözleri, koyu kahve saçları... Sanki hepsi bir uyumun parçası gibiydi. İstemdışı gülümserken taklit etti beni, gülerken kırışan yanakları ve kısılan gözlerinin altında oluşan belli belirsiz gamzeler yine bu görüntüyü defalarca kez görmememe rağmen kalp atışlarımı hızlandırmaya yetmişti.
Ne tuhaftı bir organın, kişinin sevdiğini gülümserken bile gördüğünde fazladan kan pompalaması...
"Yarın bize gelsene." Rahat bir şekilde konuştu. Onu belinden tutarak kendime çektim.
"Bu ahlaksız bir teklif mi?"
Hoş gülüşü kulaklarımı doldurdu. Ne zamandır sırıtıyordum fark edemedim.
"Neden olmasın?" Sıcak nefeslerini yüzümde hissedebileceğim kadar yakın yüzü, ondan başka bir şeye odaklanmama engel oluyordu.
"Belki bir şeyler de deneriz?" Sinsice sırıttım, ardından boş sokağa kısa bir bakış attıktan sonra ellerimi belinden aşağıya doğru indirmeye başladım.
Gözleri büyüdü, ne ima ettiğimi anlamış olmalıydı, gülüşüm daha da çoğaldı.
"Ay üstüme iyilik sağlık! Resmen artı on sekiz." Bir komşu edasıyla bağıran Emir'le ikimiz de yerimizde sıçradık. "Bir markete gidip geldim neler olmuş böyle... Vah vah, yetişin komşular!" Elindeki onca poşetle yanımıza iyice yaklaşırken biz de ayrılmıştık çabucak.
"Aldın mı eksikleri?" dedim gülerek. İki elinde tuttuğu poşetleri salladı.
"Hadi ben kaçayım o zaman." Savaş hafifçe omzuma dokundu. "Gelmemekte ısrarlısın?" dedim kaşlarım yukarı doğru havalanırken sorarcasına.
"Maalesef sevgilim, Yiğit'e gidecektim zaten, siz yapın yemeğinizi." Gülerek konuştu. Ardından yine yanağıma bir öpücük bırakarak adımlamaya başladı. Emir'i beklerken kenara koyduğum poşetleri aldım.
"Görüşürüz enişte!" Emir arkasından bağırdı. Hafifçe dönerek el salladı ona. Gülümsedim, her hareketi tatlıydı.
Daha sonra bizim apartmana doğru yürümeye başladık.
"Gerek yoktu gelmene." Anahtarı deliğe sokup kapıyı aralarken bir yandan elindeki onca poşetle nasıl hâlâ düşmeden ilerleyebilen Emir'e bakıyordum.
"Asansörü neden kullanmadık ki ha?" İsyan dolu sesiyle nefes nefes son basamağı da çıkıp yanıma ulaştı. Elbette tüm poşetleri ona taşıtmamıştım ama o o kadar çok şey almıştı ki ikimizin de eli dopdoluydu. Üstelik ben asansöre binmediğim için ve kendisi de tek binmekten korktuğu için benimle beraber yedi katı çıkmıştı.
"Evinde yemek depolayacağım bir sürü, yoksa içim rahat etmez." Emir son seksen sekiz saattir başımın etini bu cümleyle yediği için başka bir şey diyememiştim.
"Sevgilinle buluşmana da engel oldum hehehe," Ayakkabılarını çıkarıp içeri kendini atarken pişkin pişkin güldü. Aslında Savaş bize gelecekti ancak Emir tutturmuştu sana gelip yemek yapacağım diye, daha sonra o da Yiğit'e gitmeye karar vermişti.
"Evet, marulcuk. Belki bir şeyler yapardık. Neyse sana kaldık artık."
"Ayıp." dedi Emir gülmesini bastırarak. Bir de bu durumdan zevk alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
itiraf | bxb
RandomFakehsp000: Ne diyeceğim biliyor musun? Fakehsp000: Bence eşcinsel itirafını yapan sendin. Fakehsp000: Ya eşcinselsin, ya da prim için yalan söyledin. Fakehsp000: Ama ben ilki olduğunu düşünüyorum. Başlama // 17 Ağustos 2018 Bitiş // 21 Ocak...