3.Bölüm/yangın

830 39 6
                                    

Eylülün ağzından

Gözlerimi yavaşca açtım. Uykudan zor uyanmış biri nasıl olursa aynı öyleydim. Biraz gerildim ve doğruldum. Heyecanlıydım biraz gece geç uyumuştum çünkü dün fatihin oynadığı oyun aklımdan çıkmamıştı. Bugün bol bol vaktim vardı. Oyununu patlatacaktım onda.

Dün mahalleyi gezerken tanıdım fatihi aslında. Bakışlarının altında ağır bir dert vardı. Gözleri acı bakıyordu etrafa aslında yaşamak istemiyormuş gibi.

"Eylül uyan kızım bak kim geldi." Annemin seslenmesiyle başımı kaşıdım ve "kim anne?" Dememle kapı açıldı. İçeri berra girmişti. "Ben geldim kanka, oo sende ne tembel şey çıktın be!" Yanıma gelip sarılmıştı. "Oh valla özlemişim." Diyerek öptü yanaklarımı. Bende öpmüştüm. "Bende seni be kankam." Annem kapıdan güldü. "Deli kızlar sizi, ben kahvaltı hazırlamaya gidiyorum çağırınca inin yanıma." Dedi ve kapıyı kapatmıştı.

"Dediğimi  getirdin mi?" Dedim berraya direk, gülerek başını salladı. "Tabi ki kanka al." Dedi ve poşeti uzattı. Aldım ve içine bakıp güldüm. "Sen bekle fatih özükuru." Berra gizliden gülüyordu. "Ya ama aklına da nasıl gelmiş pat diye oyun oynamak." Güldüm. "Sorma ya bide köpek kovaladı bizi." Berranın gözleri kocaman açılmıştı. "Dün telefona anlatmadın." Başımı salladım ve tam ağzımı açacağım sırada işaret parmağını dudaklarıma getirdi.

"Sana söylemem gereken birşey var eylül." Merakla dinlemeye koyulmuştum. "Bu akşam okulda balo var ya işte balo için denemelik elbise getirdim baksana." Demesiyle aklıma gelmişti. "Kızım ben unutmuşum." Dedim.

Bahar gelmişti, bizde bunu kutlamak için balo yapmıştık. "Acaba bilgisayar bölümünün öğrencileri de var mıdır?" Bana bakıp sırıtmaya başladı. "Direk fatihe sor bence kanka." Kahkaha attım. "Olsa bile fatih gelemeyecek." Berra da kahkaha atmıştı. "Senden korkulur he." Dedi ve kalkıp elinde ki poşetleri çıkarıyordu ki annem "hadi gelin kahvaltıya." Diye bağırdı.

"Gel inelim acıktım ben." Dedim ve kalkmıştık beraber.
                ******************
Sıcak çaydan son yudumumu almıştım. "Ellerine sağlık gülbahar teyze." Dedi berra ve kalktı. "Neyse kanka ben gidiyorum akşam görüşürüz." Dedi ve poşetleri aldı. "Görüşürüz kanka, dediğim gibi giyin." Göz kırptı ve sarıldı.
Berrayı geçirmiştim ve kapıyı kapatıp annemin yanına oturdum.

"Baloya izin verdiğin için teşekkür ederim anne." Annelerin sıcak, hoş gülümsemesini yaptı. "Kızım sen zaten evde yoruluyorsun, senin hakkın bu. Sen daha gençsin ama gerçekten çok ağır şeyler yaşadın kızım." Gözlerim dolmuştu. Annemin de gözlerim dolmuştu. "Biz aileyiz yaralarımızı beraber saracağız annem." Çayını içip kalktı. "Kalk kız sulu kız, dedene bak bakalım arka bahçede." Gözlerimi silip arka bahçeye çıkmıştım.

"Dedem ne yapıyorsun burada." Gökyüzüne bakıyordu. Öylece bakıyordu. "Düşünüyorum kızım." Yanına oturmuştum. "Neyi dedem?" Gözleri kanlıydı. "Geçmişi kızım, bu günlere kadar yaşadıklarımızı. Ama özledim biliyor musun?" Başımı salladım. "Sen daha gençsin, bu yaşadığın anların kıymetini bil tamam mı?" Derin bir iç çekti ve devam etti. "Öleceğiz hepimiz, bir daha gelmeyeceğiz bu dünyaya. Dünyanın tadını çıkart acısının bile tadını çıkar kızım. Hepsi kıymetli." Dedi ve saçlarımı okşadı.

"Dede sen beni niye ağlatıyorsun şimdi." Sarılmıştım sımsıkı. Hacı kokusunu içime çektim. Annem girmişti. "Baba misafirimiz geldi sen içeri geç istersen biz bahçede oturalım." Demesiyle ayağa kalkmıştık. "Kim geldi?" Dedi dedem. "Yeni komşumuz." Dedem gülerek tesbihini eline aldı. "Ben kaçar görüşürüz kızım." Gülümsedi ve arka bahçenin kapısından çıkmıştı.

"Gülşen hanım gelin." Kadın içeri girmişti. Güzel bir kadındı. Sarı saçları omuzlarına geliyordu. Bana bakıp gülümsedi. Fatihin annesiydi sanırım. "Hoşgeldiniz." Dedim tebbesümle. "Hoşbulduk kızım." Yanıma oturmuşlardı.

KALBİMİN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin