27.Bölüm/Büyük kavga

327 23 5
                                    

Eylülün ağzından

Soğuk bakışlar, soğuk yürekler, akılda kalan sorular, diken diken olan tüyler ve bu soğuk ortamın içinde bulunan soğuk terler.

Ne yapacağımı bilmiyordum, ne diyecektim. Koşup sarılacak mıydım? Gidip hesap mı soracaktım. Yaşadığım bütün kötü olaylardan sorumlu kişilerden biriydi babam. Her kızın kahramanı olur babaları, bazılarının ise en büyük düşmanıydı. Ya da şu anki gibi ne olduğu bilinmeyen bir baba.

"Kızım" dedi ve abime baktı. "Oğlum" gülüyordu, uzun süredir görmediğim yüzünü uzun sakallar kaplamıştı. Uzun siyah sakalların arasından beya dişleri gözüküyordu gülüyordu. Kollarını açtı.

"Sizi çok özledim." Bakıyorduk sadece. Kelimeler boğazımızda düğümlenmişti. Yüzü ciddileşti ve kollarını indirdi.

"Koskoca iki yıl. Arama, sorma, açıklama bile yapma ama sonra sizi çok özledim de." Dedi abim. Sesi titriyordu. "Zamanı gelmişti ama çıkamıyorum. Çıksam önce Engin sonra polis yakalar beni." İçine kötülüğün yayılmış gözlerine baktım. "Engin bizi yakaladı baba. Nasıl bir insansa bırakmıyor yakamızı." T-shirt'ümü biraz kaldırdım ve karnımda ki yarayı gösterdim. "Bak, engin yüzünden oldu bu. Daha dün çıktım ben hastaneden." Yanağıma bir damla yaş düştü.

"Ama sen kötü anlarımda yanımda olmadın hiç. Engin ve karısı beni yolda dövdü. Oğlu kaçırıp karanlık odalara kapattı sonra da vurdu işte." Babamın gözleri dolmuştu ama inanmıyordum. İçinde biraz bile olsa insanlıktan bir parça yok. Ben buna güleri öldürdüğünü duyunca anladım.

"Sen de Fatihle bunlara rağmen sevgili oldun kızım." Söylediği her kelime kalbimi acıtıyordu. "Sen nereden biliyorsun?" Gözlerim kocaman açılmıştı. "Ben sizi uzaktan takip ettirdim. Koruyup kollamak için kızım. Ben gelsem yakalanacaktım ama başkası takip etti sizi." İçimi çektim. "Koruyup kollamak mı?"
Bağırmaya başladım.

"Abim bıçaklanırken, pastane soyulurken, ben tehdit edilirken, formül satılırken, ben evde yakılacakken, kaçırıldığımda, vurulduğumda neredeydin? Korudun mu? Enginin geldiğini bilmene rağmen gelmedin. Neden?" Haldun bey girdi araya. "Eylül bir sakin olun. Baban size herşeyi anlatacak." Haldun beye baktım. "Siz hiç konuşmayın. Sordukça zamanı var dediniz. İşte o gün geldi çattı Haldun bey." Dedim ve babama baktım.

"Sorduklarımın hesabını vermeden şunu da ekleyeceğim. O gencecik kızdan ne istedin?" Babam yüzümüze bakmaya devam etti. "Cevap ver." Gözlerinden yaş akmamasına rağmen rol yaparak gözlerini ovuşturdu.

"Sizi koruyacaktım. Az kalmıştı. Bir gece gelip sizi de alıp gidecektim istanbuldan." Güldüm. "Karşında çocuk yok senin baba." Sesini yükseltmişti. "İnan bana kızım. Ben sizi çok seviyorum. Ama gelseydim ve engin benim geldiğimi öğrenseydi daha da kötü olurdu." Abim konuşacakken elimle durdurdum. "Son birşey söyleyeceğim abi. Sonrası sende." Dedim ve babama bakıp "Güleri neden öldürdün?" Dedim.

Başını salladı. "Söyleyemem kızım. Şimdi söyleyemem." Ardı ardına yaşlar düştü yanağımdan. "Genç bir kızdan ne istedin sen?" Susmuştu. Birşey dememişti. Abim atıldı. "Ne zaman gelecektin. Eylülü öldürdüklerinde mi? Fatihle sevgili olduğunu bile biliyordun sen be!"

Babam bağırmaya başladı. "Bakın yanlış kişiye hesap soruyorsunuz. Engin özükuruya sorun 'babama ne yaptın sen de kızını öldürdü' diye sorun." Abim bağırmaya başladı. "O kendisi yaptı sana ne yaptılarsa. Güler değil. Senin gibi bir babam olduğu için utanıyorum." Gözlerimde ki yaşları sildim. "Cezanı çekeceksin baba." Dedim ve polisi aramak için telefonumu çıkarmamla haldun bey üzerime yürüdü. "Yapma eylül." Abim kolumdan tutup arkasına çekti. "Yavaş" dedi ve bana baktı. "Dur Eylül şimdi arama." Babam sertçe baktı. "Babanı şikayet ediyorsun ama fatihi kurtarmak için halduna yalvarıyorsun." Haldun beye baktım.

KALBİMİN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin