Fatihin ağzından
Karanlık her yeri esir almıştı sanki, ortalığı bir tek ay ışığı aydınlatıyordu. Tüyleri diken diken eden bir rüzgar kasıp savuruyordu etrafı. Yere düşen su damlalarının sesinden başka ses yoktu. Hızlı bir şimşek aydınlattı ortalığı ardından gök gürültüsünün sesi gelmişti ve su sesini bastırmıştı onun da ardından çığlık sesleri.
Gülerimin sesiydi bu acı çığlıkları geliyordu. Abi, diye yakarıyordu, feryat ediyordu, yankılanıyordu sesi etrafta. "Güler neredesin kardeşim?" Ses kesilmişti hemen önümde ki büyük, sarmaşıkların sardığı duvarın içinde ki odaya girdim ve karşımda gördüm. Gözlerinde yaşlar vardı. Yanaklarının kenarlarında durmuştu yaşlar.
Koşup sarılmak istedim ama gidemiyordum, ortamızda bir ağ vardı sanki gidemiyordum, "Eylül" diye bağırdı güler. "Sev, koru." Dedi ve arkasına döndü. Gidiyordu. "Gitme güler!" Bana döndü. "Eylülke birbirinize sahip çıkın." Gidiyordu. Acı yakarışlar yankılanıyordu odada.
Gözlerimi hızla açtım, rüya olduğunu anladım ve doğrulup saçlarımı kaşıyıp kafamı yastığa koydum. Derin bir iç çektim özlediğim insanı rüyamda görünce daha da fazla özlüyordum. Gözlerimde ki yaşları sildim ve kalkıp camdan baktım.
Güneş yüzüme vurunca geri çekildim ve eylülü de özlediğimi fark edip giyindim. Aşağı indim ve kahvaltı sofrasında oturan annemle babamı gördüm. "Günaydın oğlum gel otur." Başımı salladım. "Gidiyorum." Annem ayağa kalktı ve önüme geçti. "Artık o kıza gitmeni istemiyorum dedim sana." Babam bağırdı. "Gülşen bırak gitsin, biz onunla anlaştık bugün son günü." Babamın haldun beyi almam için verdiği 3. Gündü bugün.
Dün dönercide eylülün bana bakışlarının değişmemesi umutlandırmıştı beni. Haldun beyi verip eylüle kavuşacaktım. "Merak etme baba ben eylülü o kadar çok seviyorum ki haldun beyi sana esir, eylülü gelin olarak getireceğim."
Annem yüzüme sert bir tokat atmıştı. "Düzgün konuş fatih!" Elimi yanağıma getirdim. "Anne ben dediğimi yapacağım eylül gelininiz olacak ve siz ona saygı duyacaksınız." Bağırmaya başlamıştı annem. "Sus fatih!" Göğsüme vurmaya başlıyordu. "Senin kardeşini öldürdü onlar" kollarını tuttum. "Anne benim kardeşimi onlar değil salih karayel öldürdü. Eğer öldürülecek biri varsa oda salih karayeldir. Artık eylül hakkında kötü birşey duymayacağım bu evde." Hızla evden çıkıp arabaya bindim.
Mahalleye gelmiştim. Parkın önüne arabayı park edip sokağa doğru yürüyordum. İçim kıpır kıpırdı, eylülü göreceğim aklıma geldikçe mutlu oluyordum sanki. Kalbimin sesini duyuyordum ama aklıma ona yaptığım kahpelik gelince ne kalbimin sesini, ne de başka bir ses duyuyordum sanki. Eylülü kırmıştım, biliyordum eskisi gibi düzeltemezdim. Tıpkı bir bardak gibi, kırılan bardağı eski haline getiremeyiz ve çöpe atarız ama bu çöp olmayacak. Kırılanlar sarılacak ve eskisinden daha sağlam bir hale gelecek.
Pastanenin önünde bir yoğunluk vardı. Müşteri yoğunluğu olacağını düşünmüyordum. "Lan fatih." Caner abi çıktı yoğunluğun içinden ve koşarak bana geliyordu ki çaktığı yumrukla neye uğradığımı şaşırmıştım, yere düşmüştüm. "Kardeşim nerede lan?" Arkasından kalabalıkta geliyordu. "Kardeşimi nereye kapadın lan?" Ne dediklerini anlamıyordum, şaşkınlıkla bakıyordum.
"Ne oluyor ben eylülü görmeye geldim zaten." Ceyhun yakama yapıştı. "Bak bide görmeye geliyormuş." Caner abi bir yumruk daha atmıştı. "Eylül dün geceden beri kayıp."
Zaman durmuştu sanki, herşey durmuştu, yapraklar, dallar ve bulutlar bile hareket etmiyordu sanki. Boğazımda birşey kördüğüm olmuştu, yüreğim yanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SESİ
AdventureHayallerim ve hayatlarımın ortasında ki çizgide yaşıyorum... sev diye bağıran kalbimin sesini susturup alacağım intikamımı... Eylül ve fatihin hikayesine hoşgeldiniz... bu hikayede güleceğiz, hüzünleneceğiz ve heyecanlı olayları merakla bekleyeceğiz...