Eylülün ağzından
Saçlarıma baktım aynadan. Uzun ve belime kadar gelen saçlarıma. Küçükken masal kahramanı olmak isterdim. Upuzun elbisem ve yere kadar gelen saçlarım. Büyük bir sarayda yaşayan bir prenses olmak isterdim. Saray bahçelerinde şarkı söyleyen, kelebeklere kuşlara hayran.
Bunun dışında da hep kuşlara tanınmak isterdim. Kuşlar benim ismimi bilsin. Tabi küçüktüm ama huzurluydum.
"Kızım bırak şu aynayı gel dedikodu yapıyoruz şurada." Dikkatimi iremin sesi dağıtmıştı. Berra ile beraber bu gece bizde kalacaklardı. Yanlarına oturup çekirdek çitlemeye ve çay içmeye katıldım.
"Ceyhunun anlattığına göre caner abi onur ve barışı sevmediğini söylemiş, fatih'te o benim arkadaşım onların değil bu yüzden onların huyu da önemli değil, demiş." Dedi berra.
"Ya ben bu konuyu seninle konuşacaktım vakit olmadan siz sevgili oldunuz." İreme baktım. "Ne konusu kanka?" Güldü "fatihle bakışmalarınızı görüyordum yani siz seviyorsunuz birbirinizi dicektim." Berra kahkaha attı. "Yere bakan yürek yakan ikiside."
İrem de kahkaha attı. "Pikniğe onurla gidip fatihle dönen eylül." Bir an irkilmiştim. "Onur demeyin bana." Gülen yüzleri bir anda ciddileşmişti. Berra sırtımı sıvazladı. "Kızım niye bize söylemedin biz seni korurduk." İrem de sırtıma vurdu. "Aslan be bizim korumamıza gerek kalmadan korumuş kendini." Kolumda ki morlukları gösterdim. "Emin misin irem?"
Sessizlik olmuştu bir anda. "Boşver sen onu kanka bak fatihle yoluna." Başımı salladım. "Öyle yapacağım zaten." İrem kahkaha atarak. "Ama nasıl mahallede bağırarak el ele girdiniz fatihle. Ben hayran kaldım." Berra da "bende valla hayranlıkla izledim sizi." Güldüm ve ikisine de sarıldım. "İyi ki varsınız." Onlarda sarılmıştı. "İyi ki varız." Dediler aynı anda ve kahkahalara boğuldular. "Ego patlaması yaşıyorsunuz resmen."
"İremle bizde sap kaldık eylülün yanında." Dedi berra. "Sen kendini düşün kızım ben halimden memnunum." İrem hep böyleydi.
Telefonuma mesajın gelmesi ile baktım ve fatihin attığını gördüm. 'Nasılsın eylül' yazıyordu. "İşte birde gözümüze sokuyorsunuz." Berra çayını yudumladı.
'İyiyim sen nasılsın' tam gönderecektim ki irem durdurdu. "Kız kendini biraz ağırdan al hemen mesaj atma öyle." Durdum önce mantıklı geldi ama dayanamadım gönderdim. "Aşkta gurur olmaz irem." Berra ile birbirlerine bakıp güldüler. Fatihte hemen mesaj atmıştı.
'Iyiyim bende, güzel haberleri aldın mı deden ve abin izin verdi.' Berra gülerek "çocuğa bak ya nasıl mutlu olduysa artık." Çekirdek çitlemeye devam ederlerken fatihle yazıştım biraz.
Biraz konuştuktan sonra 'sen nabiyorsun' yazdım. 'Onurla oturuyorum, sinan amcalar çeşmeye geri döndülerde. Sen nabiyorsun' derin bir iç çektiler. "Bu hemen onuru affetmiş mi?" Başımı salladım. "Hayır tabi, misafir olduğu için konuşuyor hem onur genelde barış abinin yanındaymış."
Yazışmaya biraz daha devam ettikten sonra 'yarın işin yoksa biraz dolaşalım mı buralarda' derin nefesler alıp veriyordum. "Kızım fırsatı kaçırma tamam yaz." Dedi berra. 'Tamam olur' tam gönderecektim ki irem durdurdu. "Ya ağırdan al kendini biraz kızım." Berra ise hemen gönder butonuna bastı. "Aşkta gurur olmaz dedik." Gülmüştük.
'Tamam o zaman öğleden sonra beraberiz. Parkın orada buluşuruz.' Onaylandıktan sonra telefonu bırakıp kafama vurdum. "Ne giyeceğim ben şimdi." Berra hemen dolabı açtı ve kıyafetlerime bakarken "ben getirirdim kendimden güzel şeyler ama berra hanım benim tarzımı beğenmiyor." Dedi irem.
"Kızım tarzın güzel de ilk buluşmaya uymaz." Dedi ve uygun birşeyler çıkardı. "Sabah ütüler giyersin." Ayağa kalkıp dolabın aynasından tekrar kendime baktım. "İyi ki saçıma krem sürmüşüm." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SESİ
AdventureHayallerim ve hayatlarımın ortasında ki çizgide yaşıyorum... sev diye bağıran kalbimin sesini susturup alacağım intikamımı... Eylül ve fatihin hikayesine hoşgeldiniz... bu hikayede güleceğiz, hüzünleneceğiz ve heyecanlı olayları merakla bekleyeceğiz...