Eylülün ağzından
Fırının kapağını açmamla mis gibi elmalı kurabiyelerin kokusu yayılmıştı. Önce kokuyu içime çektim ve tepsiyi alıp hızla tezgahın üstüne koydum. "Bunlar hazır abi." Diye seslendim ve fırını kapatıp oturdum. "Bende bittim ama." Gülerek mutfağa girdi. "Bende yorulduğunu tahmin ettim ve mis gibi çay yaptım gel." Yanağına bir öpücük kondurdum. "Aslansın abim benim."
Mutfaktan çıkıp dükkanın içinde ki masalardan birine oturdum. "Daha erken gelen olmaz." Dedi abim ve hazırladığı yiyecek tabaklarını ve çayları koydu masaya. "Senin de 1 hafta tatil olması iyi olmuş." Derin bir iç çektim. "İyi oldu da tatilin bedelini ben ödedim. Ölüyordum o gece neredeyse." Kafasını uzatıp mahalleye baktı. "Allah razı olsun fatihten." Dedi ve çayından bir yudum aldı.
Kapı açıldı ve "selamünaleyküm gençlerr." Diyerek irem girmişti içeri. "Aleykümselam gelsene kanka." Hızla kendine çay koyup oturdu.
"Bu kahvaltı kaçmaz." Dedi ve bize katıldı."Bizde de yangın'dan dolayı 1 hafta tatil edildi bende pastaneye geldim." Gülerek "kırtasiyeye de gel kanka." Dedi ve duraksadı. "Dün şu fatihin abisini kovaladım." İçtiğim çay genzime doğru kaçtı ve öksürmeye başladım. Abimde aynı tepkiyi vermişti. "Neden?" Dedik aynı anda.
"Tipimle dalga geçti ne olsun bende çıkardım sopamı kovaladım." Kahkaha atmıştık hunharca. "Ee fatihe ne yaptın?" Merak etmiştim çünkü fatih iyi birisiydi özellikle dün benimle paylaştığı acısı akşama kadar ağlatmıştı beni. "O çocuk iyi biri ya abisi adına özür diledi benden." Gözümün içine baktı. "Kız senin gözlerin niye parlak böyle." Dedi irem.
"Ne varmış gözlerimde ya." Abimde baktı uzunca. "Aynen he bir an canlandı böyle sanki." Hızla çayımdan bir yudum aldım ve sıcaklığını hissetmeden bitirdim o çayı. "İrem komik birşey anlattı çünkü ondan olabilir mi?" İrem güldü ve şüpheli bakışlarıyla çayından bir yudum alırken gözüme temas kurup "seninle görüşeceğiz." Diye mırıldandı.
Terlemeye başlamıştım kalkıp derin bir nefes alıp verdim. "Hadi ben kapının önüne su tutacağım biraz." Dedim ve kalktım. Mutfağa geçip hortumu ayarlarken abimlere kulak misafiri oldum ya da direk dinlemiştim.
"Fatih iyi çocukta abisi uyuz bir tipe benziyor zaten geçen geldi buraya sözde benimle tanışacak." Dedi abim. "Merak etme caner abi bi iki daha sıkar canımızı sonra hallederiz biz." Diyerek lafı bitirdi irem.
Hortumu aldım ve mutfaktan çıktım. "Ben eve bağlıyorum hortumu." Dedim ve pastaneden çıkmıştım.
Hortumu takıp pastanenin önüne su tutmaya başladım. Güneş tam tepeme vuruyordu. Usulce yıkarken siyah bir araba girdi sokağa. Lüks bir arabaydı. Yavaşca geliyordu kim olduğunu merak etmiştim gerçekten ve arkasından bir siyah minibüs girmişti. Saçımı kaşıdım ve gelen arabalara baktım. Tam benim olduğum yerde durunca "hortumu kapa anne." Dedim ve kenara attım. Önde ki arabanın camı yarım açıldı ve mafya görünümlü takım elbiseli adam baktı.
"Karayel pastanesi burası değil mi?" Başımı salladım. "Buyrun" adam arabadan indi ve koşarak siyah minibüsün kapısını açtılar. "Buyrun haldun bey."
Orta yaşlarda uzun boylu bir adam inmişti arabadan. Takım elbiseli hafif sarışınlık vardı. Gözlerinde güneş gözlükleri vardı. Bana baktı ve gözlüklerini çıkarıp gülümsedi. Şaşkınlıkla ne yaptığımı bilmeden bende gülümsedim.
Adam pastaneye girmişti. Hemen bende peşinden girdim. "İyi günler" dedi ve çay içen irem ve abime baktı. Abim hemen ayağa kalktı "iyi günler, buyrun ne istemiştiniz?" Dedi abim. Adam içini çekti. "Küçük bir toplantı yapacağım da eğer müsaitseniz." İrem bize baktı. "Ben kırtasiyeye kaçar." Dedi ve hızla çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SESİ
AdventureHayallerim ve hayatlarımın ortasında ki çizgide yaşıyorum... sev diye bağıran kalbimin sesini susturup alacağım intikamımı... Eylül ve fatihin hikayesine hoşgeldiniz... bu hikayede güleceğiz, hüzünleneceğiz ve heyecanlı olayları merakla bekleyeceğiz...