Sınavlar geldi çattı. Sınavlar bitince tekrar sizlerleyiz. Arayı fazla açmayacağım sadece 1 hafta:)
Sınava girecek olan herkese başarılar dilerim.Yorumlarınızı ve oylarınızı unutmayınız:):)
İyi okumalar.
"Fatihhh!"
Bağırıyordum ve abimin kollarından kurtulmaya çalışıyordum. İçim acıyordu, dumanların çıktığı eve koşmak istiyordum. Herkes oraya bakıyordu. Ellerinde telefon ambulans, iftaiye ya da polisi arıyorlardı.
"Abi bırakk." Abim sıkıca tutmuş bırakmıyordu. Fatihe birşey olma ihtimali bile kızdırıyordu tenimi, şakaklarıma ağrılar giriyordu. Sesim kısılıyordu.
"Abi ne olur bırak!" Kollarımı sıkıca tutup sarsmıştı beni. "Kendine gel eylül. İçerden dumanlar çıkıyor. Mermi yağdırdılar." Kollarımı hızla çektim. "Yardıma ihtiyaçları var belki." Dedim ve eve doğru koşmaya başladım.
Tekrar tuttu abim belimi. "Eylül olmaz, ben girerim sen kal burada." Abimi itikledim. "Bırak beni, bırak!" Eve doğru yöneldim ve mermi izlerinin dolduğu kapıyı itikledim. "Açılmıyor bu sıkışmış." Herkes toplanmıştı kapının yanına. "İmdaat!"
İçerden çığlık sesi gelmesi ile telaşım daha da artmıştı. Aklıma kötü şeyler geliyordu sürekli. "Abi kır şu kapıyı hadi." Abim omuz atmıştı, mahalleden abilerin de yardımı ile başarmıştık kapı açıldı ve yüzümüze dumanlarla birlikte gaz kokuları gelmişti.
Hızla eve girdim. "Fatih!" Gazdan birşey gözükmüyordu etrafta. "Fatihh neredesin?" Bir anda merdivenlerden yüksek bir patırtı gelmişti. Kafamı oraya çevirdim ve yerde yatan birini görmüştüm. Hemen yanına gittim barış abiydi. "Vuruldum yardım edin." Yüzü bembeyaz olmuştu, gözleri dolmuştu. "Yardım edin, imdaat!" Kafamı diğer tarafa çevirmemle gülşen ablayı görmüştüm. Burnundan kanlar geliyordu, yere çömelmiş ayakta kalmaya çalışıyordu.
Hızla yukarı çıktım merdivenlerden. "Fatih neredesin?" Ağlayarak kapıları açıyordum belki içerdedir diye umutla. Aşağıdan siren sesleri de geliyordu. Yoğun koku genzimi yakmaya başlamıştı. Bir kapıyı daha açmamla karşımda birisini görmüştüm. Diğer odalara göre daha yoğun duman vardı bu odada. Hızla içeri daldım ve gördüğüm kişinin yanına gitmiştim. Onur du bu.
"Yardım et eylül lütfen!" Herkes buradaydı ya fatih neredeydi. Onura elimi uzattım. Destek almaya çalıştı ama kalkmadı. Kolundan tutup destek verince kalkmıştı. Kolundan kanlar geliyordu. Beyaz gömleğinin kolu kendini kırmızıya bırakmıştı.
"Yardım edin!" Diye bağırmamla odaya mahalleden abiler gelmişti. Hemen onurun koluna girmişlerdi. "Eylül zehirleneceksin, in aşağıya." Öksürükten konuşamıyordum. Hızla odadan çıktım ve büyük umutla açtım kapıyı. Odaya girip etrafa baktım ki görmüştüm. Fatihi görmüştüm işte.
"Fatih" sırtı duvara yaslanmış, öksürüyordu. Kalkmaya çalışıyordu ama kalkamıyordu. Hemen yanına eğildim. "Fatih, iyi misin?" Öksürmekten zor konuşuyordum. "Git eylül, zehirleneceksin." Elimi sakallarına getirdim. "Seni bırakıp gitmem fatih." Ellerini tuttum. "Hadi kalk ne olur." Genzim iyice yanmaya başlıyordu ama fatihin kaşında ki yarığı görünce kendimi tutmaya çalışıyordum. Kapanmak üzere olan gözlerimi tutuyordum.
Ellerimden destek almaya çalışıyordu. "Eylül seni seviyorum." Gözleri kapanmıştı. Kafası da duvara yaslanmıştı. "Fatihh!"
********************
Sırtımı duvara yaslamıştım. Ayaklarımı yere uzatmıştım ve hastane koridorunda çaresizce oturuyordum. "Eylül az daha oksijen borusu taktırsaydın kendine." Başımı salladım. "Yeter bu bana irem. Fatihsiz ne kadar nefes alabilirim ki ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SESİ
AdventureHayallerim ve hayatlarımın ortasında ki çizgide yaşıyorum... sev diye bağıran kalbimin sesini susturup alacağım intikamımı... Eylül ve fatihin hikayesine hoşgeldiniz... bu hikayede güleceğiz, hüzünleneceğiz ve heyecanlı olayları merakla bekleyeceğiz...