"Bende Fatihi senden alıyorum."
Elinde ki kağıdı Fatihe uzattı. Fatih tedirginlikle kağıdı eline aldı ve baktı. "Babam evi benim üstüme yaptırdı Fatih. Yani bu ev artık benim." Dedi Barış abi.
Fatih kağıdı yüzüne fırlattı. "Ne yapabilirim abi." Sırıtıyordu. "Evden çıkmanı istiyorum." Fatihin yüzünün rengi solmuştu. Gözleri nefretle bakıyordu."Sizin daha nasıl düşeceğinizi izlerken zevk alır insan. Her gün intikam diye daha da düşüyorsunuz gözümden." Barış abi yere düşen tapu'yu aldı.
"Şimdi ne sanıyorsunuz? Abim beni evden atıyor diye sizinle mi yaşayacağım." Elimi tuttu. "Benim evim de, ailem de burada." Elimi çektim. "Fatih yapma." Tekrar elimi tuttu. Daha da sıkıca tuttu. "Ben isterdim ki mutlu mesut yaşayalım. Aile olalım isterdim ama siz her seferinde Eylüle zarar veriyorsunuz. Canını yakıyorsunuz."
Gülşen teyze kaşlarını çatarak bana baktı. "Ailemi dağıttın sen. Oğlumu aldın benden mutlu musun şimdi?" Fatihe baktım. "Ben eve gideyim." Başını salladı. "Hayır Eylül." Dedi sertçe. "Alın evi, tapuyu ne yapıyorsanız yapın." Dedi ve bana baktı. "Hemen geliyorum." Hızla eve girdi.
"Eylül, Fatihe söyle dönsün evine sokaklarda mı kalacak." Dedi Barış abi sert bir tavırla. Başımı salladım.
Gülşen teyze ise kaşlarını çatmış haince bakıyordu. "Git buradan Eylül. Git gözüm görmesin seni." Saçımı geri savurdum. "Siz neden bana taktınız? Ben size ne yaptım söyler misiniz?" Gözleri doldu. "Kızımı öldürdünüz?" Başımı salladım."Ben öldürmedim niye anlamıyorsunuz." Sesini kesmişti. Biraz bekledikten sonra Fatih geldi. Sırtında bir sırt çantası vardı. Elimi tuttu ve birşey demeden yürümeye başladı. "Fatih yapma lütfen. Onlar senin ailen." Başını salladı. "Aileler birbirlerine saygı duyarlar."
Parkın oraya gelmiştik. Banka oturmuştuk. "Bak annen çok üzülecek. En azından anneni üzme." Gözlerimin içine bakınca gördüm gözlerinde ki hüznü. "Bende onun oğluyum o niye bana bunları yapıyor. Benim anneme saygım sonsuzdur evet. Sevgim zaten içten. Ama niye beni kırıyorlar. Ben annemin tek olacağı bir zaman gidip elini öpeceğim ve özür dileyeceğim." Elimi yüzüne getirdim. "Sen nasıl birşeysin." Kafamı omzuna koydum.
"Sen ne yapacaksın peki?" İçini çekti. "Bilmiyorum, onur da işte oda çok şaşıracak gelince." Fatihe baktım. "Gel abimle konuşalım. Bir süre biz" lafımı kesti. "Yok Eylül kabul etmem."
"Ama" başını salladı. "Israr etme valla. Ben ayaklarımın üzerinde dururum." Derin bir iç çektim. "Peki ama beraber bulacağız bir yer." Dedim ve direk aklıma geleni söyledim.
"Ceyhun işe başladı. Ailesi yazlığa gitti ama o çalıştığı için tek kalıyor. En azından çalışana kadar orada kalırsın." Başını salladı. "Sen beni merak etme Eylül. Benim de birikimim var ve fazla bir birikim. Ne yapacağımı iyi biliyorum." Dedi ve alnıma dudaklarını getirdi. "Sen mahalleye geç ben gelince seni ararım." Başımı salladım ve yanağına bir öpücük kondurdum. "Tamam ama kötü birşey yapma." Başını salladı. "Yapmayacağım merak etme. Hatta güzel birşey yapacağım sadece birikimlerime bakmam gerek."
Sokağın başına gelmiştik. "Ben buradan bakıyorum sen gidince gideceğim." Ofladım. "Ya sokakta birşey olmaz ger-" lafımı dudaklarıma getirdi işaret parmağı oldu. "İtiraz istemiyorum Eylül." Dik durdum. "By sefer ben itiraz istemiyorum Fatihçik doğru gidiyorsun bende gidiyorum hadi." Fatih güldü. "Pekala bu seferlik öyle olsun diyelim." Hızla yanağıma bir öpücük kondurdu ve ilerledi. Bende sokağa girmiştim. İremle konuşmaya gidecektim. Kırtasiyenin önüne geldiğimde tekrar sokağın başına baktım ve Fatihi gördüm. Otuz iki diş sırıtıyordu.
Parmağımı salladım ve dudaklarımı oynattım. "Görüşeceğiz seninle." İçeri girmiştim. "Selamünaleyküm" İrem de selamımı aldı. "Aleykümselam"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SESİ
AdventureHayallerim ve hayatlarımın ortasında ki çizgide yaşıyorum... sev diye bağıran kalbimin sesini susturup alacağım intikamımı... Eylül ve fatihin hikayesine hoşgeldiniz... bu hikayede güleceğiz, hüzünleneceğiz ve heyecanlı olayları merakla bekleyeceğiz...