36.Bölüm/Kötü anlar

271 21 10
                                    

Kirpiklerim birbirine yapışmıştı resmen. Gözlerimi açmak için zorluyordum. Midemin yavaş yavaş boğazıma kadar çıktığını hissediyordum. Sonunda yapmıştım gözlerimi açmıştım. En son olanları hatırlamaya çalışıyordum. Yüzüme sıkılan spreyi hatırladım ve öncesini. Fatihin bomba koyulmuş arabada olduğunu ve o patlama.

Alnıma birşeyler batıyordu. Kafamı hafif yukarı doğru kaldırdım ve bir yüz gördüm. Metenin yüzüydü bu. Hızla doğrulmamla irkilerek uyandı. "Nerdeyim ben? İndirin beni!"

Mete gülümsedi. "Yeni hayatımıza başlıyoruz Eylül." Dedi.

Etrafıma baktım ama hiçbir şey gözükmüyordu. Her yer karanlıktı. "Fatihe gitmek istiyorum ben. Durdur arabayı." Diyerek bağırdım babama.

"O öldü anla artık. Arabayla birlikte patladı gitti." Gözümden yaşlar akmaya başladı.

"Ben Fatihe aşığım. Onu çok seviyorum bu değişmeyecek. Siz niye anlamıyorsunuz? Niye?" Mete yüzüme sert bir tokat atınca yüzüm yanmaya başladı.

"Senin peşinde deli oldum iki yıldır. O herif ise gelip bir ay da işi halletti." Kahkaha attı. "Ben ise bir saniye de hallettim. Artık Fatih yok ben varım Eylül."

Güçsüz olduğunu bildiğim kollarımı iyice sıkıp yumruk yaptım ve Metenin yüzüne vurdum.

"Bırakın beni." Saçıma yapıştı. "Bak Eylül yavaş yavaş alışacaksın başka çaren yok. Hayatında biraz değişiklik olsun değil mi hep aynı hayat." Babam dikiz aynasından baktı.

"Babaannenlerle yaşayacaksın birkaç gün. Sonra da Mete ile evleneceksin." Meteye baktım. "Ölürüm de seninle evlenmem." Mete güldü. "Göreceğiz Eylül. Göreceğiz."

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordum. Fatih gitmiş miydi şimdi? Ölmüş müydü? Düşününce bile göğsüm sıkışıyordu ve gözümden daha fazla yaş akıyordu.

"Sizden nefret ediyorum. Nefret." Mete elini yüzüme getirdi.

"İlacın etkisiyledir o.  Kaç saattir baygınsın. Ayılmak üzere olduğunu anladıkça bayılttım. Sabah olmak üzere." Kafamı çaresizce cama yasladım. Göz yaşlarım ardı ardına geliyordu. Burdan, bu ortamdan, bu kişilerden kurtulmak istiyordum. Fatihin yanında olmak istiyordum.  Hem de fazlasıyla.

Gökyüzü hafif kırmızıydı. Güneş doğuyordu sanki. Gözlerimden çaresizlik akıyordu. Arabanın kapısını açmaya çalışıyordum ama kilitliydi. "Ne yapacaksın Eylül. O herif için arabadan mı atlayacaksın." Başımı salladım.

"Evet Mete. Belki sen anlamıyorsun ama ben onu çok seviyorum." Dedim bağırarak ve sessizce arkama yaslandım. Düşünecektim. Kaçma yolunu düşünecektim.
              *******************
Fatihin ağzından

Gözlerimi yavaşca açtım. Vücudum da  acı hissediyordum alnımda da bir soğukluk. Bulanık gördüğüm etrafa baktım. Loş bir ışık görüyordum ve yavaş yavaş ayırt edilebilir hâle gelmişti etraf.

Etrafa baktığımda güneşlikleri sonuna kadar kapalı bir pencere vardı. Nereseydi burası diye düşündüm. En son olanları hatırladım.

Mete arabada bomba olduğunu söylemişti. Ve patlatmak üzereyken hareket halinde ki arabadan atlamam ile arabanın patlaması bir olmuştu. Bende hafif etkilenmiştim  bombadan ama arabadan atlamam daha acı vermişti. Sonrasını hatırlamıyorum.

Odanın tahta kapısı açıldı ve karşımda Yiğiti ve amcayı gördüm.
"Fatih kendine gelmişsin." Dedi Yiğit.

"Bütün köylü arabayı konuştu. Oraya gittiğimizde baygındın araba ise yanmıştı. Seni eve getirdik gece çok ateşlendin. Hastaneye bile getirecektim seni bugün." Aklıma direkt Eylül geldi.

KALBİMİN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin