Fatihin ağzından
Gözlerimin içine baktım aynadan. Kenetlendim gözlerimde ki sönen umutların küllerine baktım. Tam iki gün olmuştu. Sevdiğim kız ve kardeşim dediğim dostum sevgili olduklarını söyledikten sonra tam iki gün geçmişti.
Üzülmedim, üzülmeyeceğim ya da bu kadar üzüntü yeter diye düşündüm.Sevsem de öldürecektim, sevmesem de. Yakacaktım onun kalbinde yandığım gibi onu yakacaktım. Kardeşimin kafasına sıktıkları gibi sıkacaktım kafasına. Belki daha iyi oldu diye düşündüm. Gülerin kemikleri sızlamayacaktı.
Ama benim yanan yüreğim ne olacaktı? Yanan yürekler neden hep benim yüreğim diye düşünüyorum. Her yaşanan olayın patlağı bana geliyordu.
Derin bir iç çektim ve musluğu açıp yüzüme vurdum. Bir daha vurdum ve bir daha.
Saçlarımı tarayıp lavabodan çıkıp odama doğru geçtim. Kapıyı açmamla sandalyede oturan onuru gördüm."Kanka" dedim şaşkınlıkla. "Günaydın kanka." Ben odadan çıkarken uyuyordu bu yüzden şaşırmıştım. "Günaydın kanka." Telefona uğraşıyordu. Parmakları hızla hareket ediyordu. Belki de sevgilisiyle mesajlaşıyordu. Yani eylül ile.
Masanın üstünde ki parfümü sıkmıştım. "Fatih senle birşey konuşacağım. Dedi ve telefonu kapattı.
"Buyur kanka. Dedim ve yatağın üstüne oturdum. "İki gündür odadan çıkmadın kanka. Sen eylülle çıktığım için mi kızdın yoksa, eğer eylülde gönlün varsa ben çekilirim aradan kardeşim." Durdum. Çok mu belli oluyordu eylülü sevdiğim. Kendim söylüyordum ama kabullenemiyordum.
Dilim, nefesim ne kadar zorlasada söyleyecektim. "Yok kanka rahatsızım biraz onunla alakası yok da bir sorun var." Onur dinliyordu. "Anlat kanka sorun ne?" Dedi ve dinlemeye devam etti.
"Ben bu kızın güvenini kazandım. Birazcık daha güvenini kazanıp kurabiye formüllerini alacağım sonra da öldüreceğim. Ama sen sevgilisin. Onu seviyorsun nasıl olacak bu iş?" Diye sordum.
"Kanka formülü al sonra öldür, ben zaten sevdiğimden değil ki öyle takılmak için çıkıyorum. Güzel kız yani. Baktım bana karşı boş değil bende takılayım dedim." Saçlarımı kaşımıştım. Eylül mü onuru sevmişti.
Demek ben mağazada kabindeyken onların duymak istediğim ama duyamadığım konuşmaları, yemek yerken bakışmaları hepsi gerçekti.
"İyi kanka ben seninle konuşmamı yaptım. Sonra sorun olmasın." Elini göğsüne getirdi. "Sıkıntı yok kanka." Sahte bir gülüş atarak kalktım. "Ben okula geç kalıyorum. Sen eylülü bırakmaya gelmeyecek misin?" Onur saate baktı. "Aa ben eylüle mesaj atmıştım. Gel beraber gideriz." Demişti.
Resmen kendimi ateşin ortasına atmıştım ve kül oluşumu izliyordum. Önüme dağlar çıkıyor, aşmam gereken zor dağlar. Zaten insan dağları aşmak için çalışırken bitirmez mi canını?
"İyi tamam." Dedim ve kapıya yönelmemle. "Birşey soracağım." Dedi. Arkama dönüp ona baktım. "Semra teyzenin kaçırılması ile alakanız yok değil mi?" Diye sordu onur.
Eylül ve onurun sevgili olduklarını açıkladıkları gün. İtiraf ettikten bir kaç saat sonra semra teyze ağlayarak geldi. Dışarda zorla kaçırılıp gözlerine kadar bağlandığını ve sonra da yanlış anlaşılma diyip bırakılmasını anlatmıştı. O bir kaç saatin hiç geçmediğine kadar anlatmıştı. Tabi umursamamıştım.
Aklıma çat diye bir isim gelmişti. Haldun sarhanlı, onun eylülün babası ile arasında nasıl bir bağ vardı. Ya da semra hanımı o mu kaçırmıştı.
"Yok kanka bizimle alakası." Dedim ve aklıma yeni gelen fikride söyledim. "Semra teyze yakın zamanda boşanmış." Onur şaşırmıştı. "İyi de daha çok genç. Eylülle aralarında fazla yaş yok ki." Dedi onur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SESİ
AventuraHayallerim ve hayatlarımın ortasında ki çizgide yaşıyorum... sev diye bağıran kalbimin sesini susturup alacağım intikamımı... Eylül ve fatihin hikayesine hoşgeldiniz... bu hikayede güleceğiz, hüzünleneceğiz ve heyecanlı olayları merakla bekleyeceğiz...