4.Bölüm/Dertleşme

658 38 6
                                    


Çok can yakacak bu onur çook.

Fatihin ağzından

Havayı içime çektim ve burnumda ki oksijen borusunu çıkarttım. Kafamı yavaşca çevirip sedyede yatan eylüle baktım. "Eylül iyi misin?" Başını salladı ve hafifçe yerinden doğruldu. "Ne oldu bana?" Kalkıp yanına geçtim ve sedyenin kenarına oturdum.

"Okulda bayıldın, ambulans geldi?" Etrafını inceledi. "Hastane mi burası?" Başımı salladım. "Okulun bahçesindeyiz, ambulansta hava taktılar." İçini çekti. "Ben çok korktum." Gözlerinin kenarında biriken yaşları sildi. "Evime getirin beni." Sesi çok hüzünlü çıkıyordu. "Gideceğiz merak etme."

Ambulansın kapısı açılınca kafamı o tarafa çevirdim. Meteydi gelen.
"Eylül iyi misin?" Tam ayağa kalkacaktım ki eylül kolumu tuttu. "İyiyim mete sağol." Mete bana dik dik baktı. "Ben dururum burada sen gidebilirsin?" Sakin olacaktım, başımı salladım. "Yok buradayım ben." İçini çekti. "Çık şuradan hadi." Eylül girdi lafa. "Mete ben çok yorgunum lütfen zorlama ve git."

"Eylül iyi misin?" Ses berraya aitti. Ceyhunla beraber gelmişlerdi. Ayağa kalktım. "İyiyim kanka sağol, eve gidelim hadi." Eylül doğrulunca ceyhun girip engelledi. "Dur sakin ol kanka, çıkacağız şimdi sen bekle burada." Dedi ve ambulanstan çıkıp gitti. Hemşireye gitmişti büyük ihtimalle.

Mete eylüle baktı. "Geçmiş olsun." Dedi ve gitti. Berra bana baktı. "Sende sağol fatih." Başımı salladım. "Yoruldun sende gidebilirsin." Dedi berra ama başımı salladım. "Yok ya aklım kalır."

Ceyhun gelmişti. "Hadi bakalım gidiyoruz." Demesiyle eylülün yüzünde ufak bir tebessüm oluşmuştu.
*****************
Ağırlaşan göz kapaklarımı zorla açmıştım. Kapanıyordu açmak istemiyordum gözlerimi. Ovuşturdum ve esneyerek yerimden doğruldum.

Yatağın kenarında ki telefonu elime aldım ve saate baktım. "Yuh öğlen olmuş!" Mırıldanarak kalktım. Aşağıya indim ve televizyonun karşısında kahve içen annemi gördüm. "Günaydın anne" dedim ve yanına oturdum.

"Sonunda kalktın oğlum, kahvaltıya çağıracaktım ama gece geç geldiğin için kıyamadım." Yanağından makas aldım. "Sağol annem benim." Dedim ve kalktım. "Karayel pastanesinden birşeyler alırım ben." Güldü. "Ah formülden başla mesela." Başımı olumlu anlamda salladım. "Onunda sırası gelecek." Dedim ve çerçevede ki gülerin resmine baktım. "Onlar da aynısını yaşayacaklar." Dedim ve evden çıktım.

Pastaneye doğru yürürken eylüllerin evlerine baktım. Acaba nasıldı? Diye düşünerek pastaneye girdim. "Selamünaleyküm." Arka taraftan ses geldi. "Aleykümselam. Hoşgeldiniz." Caner çıkmıştı ve bana doğru baktı. "Buyur ne istersin kardeş." Ortalığa biraz göz gezdirdim ve istediklerimi söylemiştim. "Ne kadar tuttu?" Diyerek ücreti sordum.

"Benden olsun, eylülü dün yangından kurtarmışsın sana bir can borçluyum ben." Dedi. Evet can borçluydu bana. Ailede herkesten çok sevdiğim kardeşimin canını borçlular bana ve bu hesap ancak borçlarını ödediklerinde bitecek ve o canda eylülün canı olacak.

"Ne demek. Yardım ettim sadece." Gülümsedi. "Eylül anlattı herşeyi." Diyip poşetleri elime verdi. "Şimdi nasıl?" Başını salladı. "İyi çok şükür. Kahvaltı yapıyordu." Tebessüm ettim. "İyi sevindim, kolay gelsin." Dedim ve pastaneden çıktım.

Eve doğru yavaşca ilerlerken abimi gördüm. Kapının önünde ayakkabılarını bağlıyordu. "Oo barış bey, nereye?" Başını kaldırıp bana baktı. "Kırtasiyeye gidiyorum dosya alıp babamın yanına gideceğim." Aralık olan evin kapısı hafifçe ittirdim ve ayakkabılığın üstüne poşeti koyup. "Bende geleyim seninle." Dedim.

"İyi gel hadi." Kapıyı kapatıp kırtasiyeye doğru ilerledik. Kapıdan içeriye "kolay gelsin." Diyerek girdi abim içeriye ama kimse yoktu. "Sağolun" diye ses gelmişti arka taraftan ve irem belirdi. "Aa merhaba." Dedi bana bakarak içten bir şekilde. Abim baştan aşağı süzdü, Siyah sade bir t-shirt ve kot pantolon giyip kafasına tersten şapka takan kızı.

KALBİMİN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin