28.Bölüm/Yeni intikam

310 26 7
                                    

Fatihin ağzından

Tam iki senedir, dile kolay iki sene içimde biriken bütün kin, nefret, intikam ve psikopat bütün duygular yeniden çıkmıştı ortaya. Uyuyan duygularım uyanmıştı. Karşımda duran Salih karayeli boğazlayasım vardı.

"Yanımda ki benim düşmanım değil, herşeyim." Dedi Eylül ve elimi tuttu. Bende tutmuştum ellerini.
Zorla, güçlükle, sesimin titreyeceğini bilmeme rağmen konuşmaya çalıştım.

"Genç bir kızın canına kıyabilecek olan vicdanını öldüren salih karayel."

Siyah sakallarının arasından beyaz dişleri gözüktü. İğrenç gülüyordu. "Evet doğru bildin, hem bacının hem de vicdanımın katiliyim. Belki vardır daha öldürdüğüm insanlar emin olamadım şimdi." Sinirleniyordum iyice. Bileklerim tık tık, atıyordu. Eylül elimi bıraktı ve babasına yaklaştı.

"Senden tiksiniyorum baba." Sırf Eylül için duruyordum. Dayanacak gücüm kalmamıştı. Vurmak, ağzını burnunu kırmak istiyordum.
"Ben senin babanım Eylül. Bu dün tanıdığın seni öldürecek çocukla sevgili olmana yüreğim dayanmaz. Babalar çocukları için endişelenirler, onları korumak isterler ben de seni bu çocuktan korumak istiyorum anla beni. "

Eylül başını salladı. "Haklısın babalar çocuklarını korumak isterler ama babalar sen değil. Sen baba olmadın hiç. Çocukların oldu evet ama baba olmadın hiç."

Eylüle tokat atmak için kolunu kaldırmasıyla bileklerine yapıştım. Kaşlarını çatarak baktı. "Eylüle vuramazsın." Elini çekti. "Ben onun babasıyım." Eylülü gövdemin arkasına çektim. "Sen onun babası olacak kadar iyi tanıyor musun?"

Mide bulandırıcı gülüşünü sergiledi tekrar. "Yav bırak onu bunu da bak sana ne anlatacağım?" Dedi ve kahkaha atarak anlatmaya başladı.
"Bacın imdat çığlıkları atıyordu ipek gibi saçlarını keser." Lafını tamamlamasına izin vermeden yumruk atmıştım.

"Senin gibi zihniyetler yüzünden bu ülke de böyle cinayetler artıyor. Allah senin belanı da cezanı da aynı anda versin Salih karayel. Senin ve senin gibi zihniyetlerin." Hırsımı alamamıştım ve tekme savurup vurmaya başladım. İki senenin hırsını vurduğum yumruklarla çıkarıyordum. Yere düşmesiyle karnını ve göğsüne tekme atıyordum. "Nasıl acıdın lan ona?" Gömleğinin yakasına yapışmamla yırtılmıştı. Vurmaya yeltendikçe daha da çok vuruyordum.

Vurdukça avuçlarım kaşınmaya başladı. Başladıkça vuruyordum. Burnundan kanlar geliyordu. Eylül ise birşey yapmıyordu. Arkasına dönmüştü sadece. "Sana ne yapsam az lan." Vuruyordum. "Dua et şu an araba yok olsaydı seni alırdım ve aklına gelmeyecek şeyler yapar öldürürdüm seni."

Eylül kolumu tuttu. "Gidelim artık Fatih." Yanaklarında yaşlar vardı. Kıyamamıştım ve sarılıp yanağına öpücük kondurdum. "Gidelim." Dedim ve yerde yatan Salih karayele bakıp işaret parmağımı salladım. "Daha çok acı çekeceksin bunlar fragman." Eylülün elini tuttum ve hızla ilerlemiştik.

"Fragman senden, film benden Fatih özükuru." Dinlemeden, takmadan ilerlemiştim.

Azdı bile böyle zihniyetlere, elimden gelse bütün hepsini toplayıp ağızlarını burunlarını dağıtıp köpeklerin önüne atardım.

"Eylül" dedim yumuşatmaya çalıştığım ses tonum titriyordu. "Efendim" içimi çektim. "Senin baban olduğu için değil, kardeşimin katili olduğu için yaptım." Başjnı salladı. "Biliyorum merak etme." Dedi ve durup gözlerime baktı. Kan çanağına dönmüştü gözleri. "Fatih ben senin için çok üzülüyorum." Dedi ve boynuma sarıldı. Burnuma gelen saçlarının kokusunu içime çektim. Sımsıkı sarıldım, yanakları yanağımda, kokusu burnumda, bedeni kollarımdaydı. Hıçkıra hıçkıra masum bir melek gibi ağlıyordu.

KALBİMİN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin