Gözlerim doldu. Söylediği cümle yüzüme tokat gibi gelmişti. Yüreğim de sıkışıklık hissediyordum. Koşarak kaçasım vardı. Onur gerçekten düşündüğüm gibi bir çocuk değildi. Düşündüğümden daha da beterdi.
"Ne dedin sen?" Pişkin pişkin sırıttı. "Seni istiyorum dedim." Güldüm. Bu durumda bile gülmüştüm. "Şaka yapma onur." Başını salladı. "Şaka değil eylül benimle sevgili olacaksın, benimle çıkacaksın." Hızla kapıya yönelmem ile sertçe kolumu tuttu ve ittirdi.
"Eğer benimle sevgili olmayı kabul etmezsen ve dediklerimi yapmazsan ailene zarar veririm." Dedi "neden" dedim.
Durdu biraz. Düşünüyordu sanki ama neyi düşünecekti ki? Yalan mı söylemeyi düşünüyordu. "Çünkü seni seviyorum ama sen benden hoşlanmıyorsun." Başımı salladım. "Artık senden daha da nefret ediyorum onur."
Ellerini saçıma doladı ve yüzüme yaklaştı. "O zaman aileni buraya toplarım ama öldürmek için değil. Beni öldürün diye yalvartmak için." Nefesi yüzüme vuruyordu. "Bunları fatihe söylersem var y-" bağırarak lafımı kesti. "Fatih'te herhangi biri de duymayacak eylül." Ağlıyordum artık. Korkudan değil çaresizlikten. Boğazımda düğümlendi çaresizlik. Konuşamıyordum.
"Benimle sevgili olacaksın. Belki ilk başta böyle davranmak zorunda kalacaksın ama sonra alışacaksın ve sevgilim olacaksın. Kabul ediyor musun yoksa ailenden başlayalım mı?
"Ruh hastası, şizofren." Güldü "iltifat etme canım." Gerçekten korkuyordum. "Son kez soruyorum kabul ediyor musun?"
Başka çarem yoktu, istemiyordum ama düşündüm iyice. Eğer ki teklifini kabul edersem neden bunu istediğinin gerçeğine de ulaşırdım. Tiksiniyordum onurdan nasıl sevgili gibi davranırdım onu da bilmiyordum. Korkuyordum ondan.
"Başka çarem mi var onur?" Gülerek belimi kavradı. "Bende seni seviyorum eylül." Bedenini ittirdim ve geri çekildim. "Dokunma bana onur." Başını salladı. "Neyse daha bitmedi bugün herkese bizim sevgili olduğumuzu söyleyeceksin. Mahalleye ve okul arkadaşlarına."
Fatih geldi aklıma direk, onun böyle bilmesini istemezdim. Hem de kardeşim dediği kişi ile istemezdim. "Olmaz" dememle başını tekrar salladı. "Ben anlamam eylül." Bağırmıştım. "Yapma bunu yapma." Saate baktı. "2 saat içinde kendine gel sonra mahallede elimi tutacaksın ve herkese açıklayacaksın. Eğer ki dediklerimden şaşarsan kimse seni ve aileni koruyamaz eylül. Unutma caner bıçaklandı, pastane soyuldu." Aklıma dün gece gelmişti.
"O pastaneye gelen adamlar beni neden kaçırmak istediler onur?" Elini saçlarıma getirdi. "Normalde bu kabul ettiğin çıkma teklifimi akşam seni kaçırıp bana getirdiklerinde edecektim ama sende güçlü çıktın. Adamların kafasını yarmışsın." Saçlarımda ki eline vurdum.
"Dikkat et bir daha ki yardığım kafa senin kafan olmasın." Dedim ve kapıya yöneldim. "Eylül sen sevgiline nasıl kıyacaksın." Sevgili, lafı iyice batıyordu. Üzüyordu ve acıtıyordu. Çıldırma derecesine geliyordum ama yine de sabrediyordum.
Kapıyı açıp koşarak çıkmıştım özgürlüğüme, ama ne özgürlük. Artık onurun elinde sayılırdım. Fatih nasıl bununla arkadaşlık ediyor şaşırıyordum.
Sokağın başına kadar koşarak gittim ve durdum. Derin derin soluklandım ve göz yaşlarımı silip sokağa girdim. Birşey olmamış gibi yapmak çok zor be! Yavaşca yürürken, herkes neşeliyken neşeli görünüyordum ama daha önce içimde bu kadar burukluk hissetmemiştim.
"Eylül"
Fatihin sesiydi bu hemen arkama döndüm ve gördüm. İçime su serpilmiş gibi rahatlamıştı. Sanki az önce yaşadıklarımı unutmuş gibiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SESİ
AdventureHayallerim ve hayatlarımın ortasında ki çizgide yaşıyorum... sev diye bağıran kalbimin sesini susturup alacağım intikamımı... Eylül ve fatihin hikayesine hoşgeldiniz... bu hikayede güleceğiz, hüzünleneceğiz ve heyecanlı olayları merakla bekleyeceğiz...