Multi de Nehir var.
Nehir yenge diyeceksiniz 😂😅Gözlerimi yavaşca açmıştım. Uykudam uyanmak istemiyordum ama kalkmak zorundaydım. Pazartesi günlerini seviyordum ama pazar gününden sonra zoe geliyordu. Ovuşturdum gözlerimi ve kalktım. Saçım başım hep birbirine karışmıştı ve gece kapatmayı unuttuğum kalın perdem açıktı. Sabah güneşini olduğu gibi içeriye ve gözlerime giriyordu. Gözlerimi açamayacak kadardı.
Bugüne böyle uyanmaya alışmıştım. Her doğum günümde heyecanla değilde sıradan bir günmüş gibi uyanıyordum. O heyecan yoktu ve hiç olmamıştı.
Yataktan doğruldum ve saçlarımı kaşıyıp kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp bahçeye indim.
"Günaydın." Dedim masaya kahvaltı hazırlayan anneme ve oturup ağzına iki üç peynir kaçıran abime.
"Günaydın." Bende oturmuştum. "Teyzem ve dedem nerede?" Annem yukarıyı gösterdi. Dedemin bahçeye bakan penceresini gösterip "odada gelir az sonra." Dedi. "Teyzem de Candan' a gitti gelir şimdi." Dedi abim."Of şu düğün yorgunluğunu hala atamadım üzerimden." Dedim. "Yuh bir hafta oldu kız at artık." Diyen abime baktım. "Aynen bizde düğünden sonra ki bir hafta köyden gelen akrabaları ağırlamadık zaten." Annem gülerek "Tatlı telaş bunlar kızım. Bak İrem ve Poyraza ne kadar mutlu oldular."
İrem ve Poyraz balayı için italya'ya gittiler. Hem Poyrazın orda kaldığı evi satıp eşyaları toplayacaklar hem de tatil yapacaklardı. Ev satılana kadar da gelmeyeceklerdi yani anlaşılan bi on beş, yirmi gün yoklardı.
Fatih işbaşı yapmıştı. İşine severek gidiyordu. Berra ve Onur da mutluydu. Herkes Onuru ilk başta yargılasa da değiştiğine inandılar. Bir araba tamircisinde sıkıca çalışıyor. Cumartesi öğlene kadar çalıştığı araba tamircisinden çıkıp taksim de bir Lokanta da çalışıyor.
Barış abi ise düğünden sonra hiç karşımıza çıkmadı. Mete ise sızdıktan sonra Ceyhun bunu araba bagajına atmış. Düğünden sonra ıssız bir yere çekip iyice dövmüş tabi Mete akıllanmıyor ve sürekli tehdit mesajları atıyor.
"Ben bugün Fatih'in yanına gideceğim ziyarete." Abim güldü. "Kızım çocuğu rahat bıraksana iki günde bir oraya gidiyorsun sonra misafir ağırladım diye geçiniyorsun." İçimi çektim. "Sen de bir gitsen oraya abi var ya özellikle iki tane kız var. Gözleriyle yediler bitirdiler Fatihi." Annemle ikisi kahkaha attılar.
"Sen kime çektin bilmiyorum kızım. Ben gençken böyle değildim." Abimin yüzü düştü. "Anne seven kıskanır." Annemin de yüzü durgunlaştı. Abim birşey biliyordu ama bana söylemiyordu. Hatta söylemiyorlardı demek daha mantıklı geliyordu.
"Siz bana neden hiç annem ve babamın sakladığı sırları anlatmıyorsunuz." Dedim direk. "Kızım yok bir sır. Babanın katil olduğunu öğrendin. Tek sır buydu."
Yalan söylüyorlardı. Vardı ve hiç bir sırrın saklı kalmayacağı gibi buda saklı kalmayacaktı. O yüzden üstelemeyecektim.
***********************
Çalışan klimanın bile kalabalıktan serinletemediği otobüsten indim. Ter içinde kalmıştım ve tabi ki temmuzun yakıp kavuran güneşinde kavruluyordum.Biraz yürüdükten sonra giyim mağasının önüne gelmiştim. İçeriye girdim. Sosyetik insanlar vardı genellikle. "Naber Savaş?" Fatihin iş yerinde ki kasiyer arkadaşıydı. "İyidir Eylül senden?" Gülümsedim. "İyi bende Fatihe ziyarete geldim." Başını salladı. "Fatih bugün gelmedi ki?" Bir an duraksadım.
"İyide daha dün izinliydi hatta bana çocuklarla maça gidiyorum dedi." Başını salladı. "Evet ama bugün de izin almış ve dün maça gitmedik." Bir anda karnıma ağrı girdi. Fatih niye bana yalan söylemişti ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SESİ
AdventureHayallerim ve hayatlarımın ortasında ki çizgide yaşıyorum... sev diye bağıran kalbimin sesini susturup alacağım intikamımı... Eylül ve fatihin hikayesine hoşgeldiniz... bu hikayede güleceğiz, hüzünleneceğiz ve heyecanlı olayları merakla bekleyeceğiz...