Eylülün ağzından
Sokağa bakıyordum tepeden. Kimileri sıcakta evlerine çekilip camları sonuna kadar açmış, kimileri kapıların önlerinde çaylar içip çekirdek çitliyordu.
Biz de İremin balkonunda çekirdek yiyip çay içiyorduk.
"Vay be demek Galata kulesinden geldin demek ki." Dedi İrem. "orada ki manzaradan bu manzaraya gelmek de acı verici olmalı." Cümlesini tamamlayınca ben girdim lafa.
"Kızım biz buralarda büyüdük. Bizim için hayat buradan ibaret." Berra içini çekti. "Benim içinde buradan ibaret oldu." Dedi. "Tabi Onur var burada çünkü." Berra sırıttı.
"Ne alaka siz varsınız ya?" İremle dalga geçer şekilde başımızı salladık. "Yav he he." İçerden Poyraz çıkmıştı balkona. "Eylül Fatih nerede?" Dedi.
"Karavanda herhalde ne oldu ki?" Başını kaşıdı. "Caner abi maça çağırdı Fatihi de al gel dedi." Başımı salladım. "Gelemez çünkü yorgun." Ofladı. "Dur yine ben ararım." Dedi ve oturup telefonunu cebinden çıkardı.
"Adım kadar eminim gelmeyecek." Poyraz sırıttı. "Ne kadar yorgun olursak olalım maç daha önemli Eylül." Dedi ve göz kırptı. "Sen benden izin aldın mı?"
İremin lafıyla Berra ile birbirimize bakıp güldük. "Ooo" dedik aynı anda.
"Dedim ya gidiyoruz diye." İrem içini çekti ve bize baktı. "Şu tipe fazla kıyamıyorum işte yapacak birşey yok."
Poyraz aramıştı Fatihi.
"Tamamdır hadi görüşürüz." Dedi ve konuşması bitince telefonu kapattı. "Eylül sen otur burada biz maça gidiyoruz." Berra ve İrem bana bakıp güldü. "Kanka gidiyormuş." Dedi kahkaha atarak.
"E hadi kalkın bizde izlemeye gidelim." Dedim ama bana katılmadılar. "Kızım otur işte." Derin bir iç çektim.
"Fatih için korkuyorum. Mete ile Babam ellerini kollarını sağlayarak dolanıyor. Fatih ölümden döndü. Ölümden." Poyraz elini sırtına getirdi.
"Kalabalık gideceğiz kuzen. Caner abi de olacak yanımızda. Korkma." Başımı salladım. "Bana çıkınca haber edin tamam mı?" Başını salladı güldü.
"Berra ve Eylül önce Allah'a sonra İreme emanetsiniz." Gülmüştük. "Sende Allah'a emanetsin İrem." Dedi ve yanağından makas alıp gitmişti.
Bir buçuk saat geçmişti. Balkonda oturup sohbet etmiştik. "Kızlar hadi ben kaçar. Onur eve bırakacak beni." Dedi Berra. "Kanka bizde kalsana ya."
Berra başını salladı. "Bir daha ki sefere yarın kahvaltıya misafir gelecek." Ayağa kalktı ve aşağıya baktı. Onur kapıda onu bekliyordu.
"Gelmiş ben kaçtım." Sarılmıştık. "Bende Fatih gelince gideceğim. Evde sıkıldım otururum az daha." Dedim. "İyi hadi görüşürüz." Berrayı kapıdan geçirmiştik. Merdivenlerden aşağı inerken kapıyı kapayıp sohbet etmeye balkona geri çıkmıştık.
*********************
Berranın ağzındanEllerim onun avuçlarındaydı. Sokaktan çıkmıştık ve yavaşca yürüyorduk.
"Seni çağırmadılar mı maça?" Dedim durgunlukla. "Biliyor musun uzun süre sonra ilk defa kendimi yalnız hissetmedim. Beni çağırdılar ama gitmedim bugün çok yoruldum."
Yanağıma bir öpücük kondurdu. "Hem de seni bırakmak istemedi canım. Yorgunluk bahane sen şahane." Gülmüştüm.
Caddeye çıktığımız gibi karşımızda Barış abiyi görmüştük. Ellerini yavaş yavaş çarparak alkışladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN SESİ
AdventureHayallerim ve hayatlarımın ortasında ki çizgide yaşıyorum... sev diye bağıran kalbimin sesini susturup alacağım intikamımı... Eylül ve fatihin hikayesine hoşgeldiniz... bu hikayede güleceğiz, hüzünleneceğiz ve heyecanlı olayları merakla bekleyeceğiz...