♪ Red Hot chili Peppers : Otherside ♪
Keyifli okumalar ♥
❅
Ellerimi masanın üzerinde birleştirip etrafıma göz attım. Kafeterya her zamanki gibi kalabalıktı. Az sonra Jisoo nihayet görüş açıma girip bana doğru adımladı. Elinde dumanı tüten karton bardakları masanın üzerine bırakıp sandalyesine oturdu.
"Nihayet gelebildin." Karton kutuyu avuçlarımın arasına alıp Jisoo'ya kısaca bakış attım.
Jisoo umursamazca omuzlarını hafifçe kaldırıp yeniden indirdi. " Çok kalabalıktı, ancak alabildim." Başımı sallayarak onu onayladım. Gerçekten de kalabalıktı hatta kahveleri 12 dakikada alıp gelmesi bile bir mucizeydi. Kendisini feda edip o kalabalığa girmeme fırsat vermediği için ona minnettardım.
"Lalisa nerde kaldı? Seni aradı mı?"
Telefonumun çaldığını hiç duymadığım için bir yandan başımı olumsuz anlamda sallıyor diğer yandan da kontrol etmek için telefonu cebimden çıkartıyordum. Telefonun şifresini açarak aramalarımı kontrol ettim.
"Belki Jennie'yi bekliyordur. Biliyorsun, bir defile için modellik teklifi almıştı. Hala kabul etmediyse muhtemelen şuan da Lalisa tarafından hırpalanıyordur."
Jisoo elindeki kahve bardağını hızla masaya bıraktı. "Oah, unutmuşum! Teklif iyi bir şirket tarafından edilmişti. Nasıl hala kabul etmez?" Omuzlarımı umursamazca sallayıp kahvemden bir yudum daha aldım. "Kızı rahat bırakın, model olmak zorunda değil, hangi kararı verecek olursa olsun onu destekleyeceğim."
"Elbette bizde destekleyeceğiz. Yinede, sanki model olmak için doğmuş sence de öyle değil mi?"
"Elbette öyle!" Lalisa, Jisoo'nun masanın üzerine bırakmış olduğu kahveyi önüne çekerek boş sandalyeye oturdu. "Teşekkür ederim Jisoo-shi." Jisoo' ya küçük bir öpücük atıp sahiplendiği kahvesinden bir yudum aldı.
"Nerelerdeydin sen?" Jisoo'nun sorduğu sorunun hedefinde Lisa vardı ve cevabını bende oldukça merak ediyordum.
"Bizim güzel Jennie'miz artık bir model, gerçekten çok şanslı bir kız." Lalisa iç çekip kahvesini içmeye devam etti. Jisoo'nun sorusuna dolaylı yoldan cevap verecekti anlaşılan.
" Ne yaptın da kabul etti?" Lalisa haince gülümseyerek "Ben ne yapacağım canım? Bu fırsatı değerlendirmemenin aptallık olacağını farketmiş olmalı."demesiyle gözlerimi devirdim.
"Senin bir parmağın var bu işte."
"Yalnızca bir parmağım mı var? Kızlar beni çok hafife alıyorsunuz." Lalisa dudaklarını büzerek üzgün yüz ifadesini takındığında Jisoo'yla birlikte başımızı iki yana salladık. Yok yok bu kız akıllanmayacaktı.
"Lalisa?"
Jisoo'nun uyarıcı ses tonu kulaklarıma doluştuğunda kahvemin son yudumunu içiyordum. "Sadece rica ettim, gerçekten." Boş karton bardağı masanın üzerine bırakarak Jisoo'ya döndüm.
"Jisoo kaç kilosun sen?" Jisoo ne alaka şimdi dercesine bir bakış atıp "47, neden sordun? Kilo almış gibi mi duruyorum?" diye sordu.
"Hayır, hayır. Sadece fiziğin çok güzel ve sanırım 48 kilo olmam gerekiyor."
Jisoo gülümseyerek bana baktı.
"Chae young, seninde fiziğin çok güzel eksradan kilo almana gerek yok."
"Teşekkür ederim, yinede almak istiyorum. 3 kilo alsam yeter zaten."
Jisoo'nun kilosunu geçsem yeter zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage ❧ rosékook ✓
Fanfiction"Her saat, yaralar sonuncusunu öldürürmüş. Sense her saat yarama yaralar ekliyorsun. Yaktığın yeter cehenneminde, kül oldum. Dokundukça savruluyorum, dokunmasan kanıyorum. Kokuna hasret kaldım. Hasretine dilharap." [Jeon Jungkook ✗ Roséanne Park Cha...