♪ LP| Recovery ♪
Keyifli okumalar ♡
❅
Koridor boyunca susmayan Lalisa'ya ters bir bakış attım.
"Rosie, nerde bıraktığımı hatırlamıyorum ama söz veriyorum onu bulacağım. Lütfen, beni affedemez misin?" Oflayarak olduğum yerde durdum ve Lalisa'ya döndüm. Bir adım ötemde o da durmuştu.
"Senin için manevi bir değeri olduğunu biliyorum. Söz veriyorum onu bulacağım." Lalisa'nın belkide ellinci defa tekrarladığı cümle, yüzümdeki ifadesizliği bozmayı başaramadı.
"Lalisa, sana şuanda çok kızgınım. Daha fazla konuşma lütfen. Kendi içimde kızgınlığımı yaşamak istiyorum. Sen konuştukça seni affedesim geliyor. Bu yüzden sus." Lalisa tam bir şey söyleyecekken Jisoo Lalisa'nın koluna dokunup susmasını sağladı.
"Tamam Lalisa, Rosie sana küs kalamaz. Endişelenme. Kütüphaneye bakalım mı beraber? Belki de orda unuttun." Lalisa başıyla Jisoo'yu onaylayarak son kez burukça gülümseyerek yüzüme baktı. Hızla yüzümü kantinin kapısına doğru çevirdim. Lalisa böyle baktıkça yüreğim burkuluyordu. Ama ona olan kızgınlığım terazide ağır basıyordu.
Jisoo ve Lalisa uzaklaşırken Jennie'yle birlikte kantine girip boş bir masaya oturduk. Jennie elindeki dergiyi heyecanla masaya bıraktığında bende elimdeki Beyaz Geceler'i masaya bıraktım. Kantin bu saatlerde kalabalık olmuyordu ve burda kitap okumak eğlenceli oluyordu.
Jennie kahve almak için masadan ayrıldığında kitabımı açıp kaldığım sayfadan okumaya devam ettim. O sırada çarpraz önümdeki masaya gürültüyle birkaç kişi oturduğunda kaşlarımı çatarak kafamı kitaptan kaldırıp oturanlara baktım.
Jimin tam görüş açımda oturuyordu. Tam karşısına Jungkook oturmuştu ve Jungkook'un sırtı bana dönük olduğu için yüzünü göremiyordum. Taehyung da Jimin'in sağında yüzünün yarısını görebileceğim şekilde oturuyordu.
Dudaklarımı birbirine bastırdım ve az önceki gürültüyü olmamış varsaydım. Sonuçta burası kütüphane değildi, insanlar sessiz olmak zorunda değildi. Ama bu bir görgü kuralıydı ve onların bu kuralları tanıdığından emin değildim.
Jungkook elindeki okuma kitabını masaya bıraktığında meraklı gözlerle onları dikizliyordum. Sanırım kitap okuyacaktı. Kitaplara değer vermesini o kadar çok seviyordum ki. Günümüzde kitap okuyan erkek sayısı üzücü derecede azdı.
Aklımdan çıkmayan dün geceki rezilliğim yüzünden aşırı derecede utanıyordum. Burada olduğumu görse yanıma gelir miydi? Heyecandan öleceğimi bilmeyerek bileğimin nasıl olduğunu sorar mıydı? Ya da arabasına kustuğum için bana hala sinirli miydi? Hatırlamıyormuş gibi yapsam, inanır mıydı ki?
" Ne okuyorsun?" Jimin'in sesi kulaklarıma dolduğunda beynimin duvarlarında yankılanan düşüncelerden uzaklaştım. Oturdukları masa çok yakınımızdaydı. Üstelik kantin kalabalık olmadığından onları rahatlıkla duyabiliyordum.
Merakla Jimin'in sorduğu soruyu yanıtlaması için Jungkook'un konuşmasını bekledim.
"İnsan Ne İle Yaşar?" Kaşlarım hayretle havalandı. Bu kitap Jungkook'un okuduğu tarzda bir kitap değildi, bu yüzden şaşırmıştım. Taehyung telefonundan kafasını kaldırmadan homurdandı.
"Parayla."
Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemek için kendimi zorladım. Taehyung'un bu esprisini Lisa duymadığı için çok şanslıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage ❧ rosékook ✓
Fanfiction"Her saat, yaralar sonuncusunu öldürürmüş. Sense her saat yarama yaralar ekliyorsun. Yaktığın yeter cehenneminde, kül oldum. Dokundukça savruluyorum, dokunmasan kanıyorum. Kokuna hasret kaldım. Hasretine dilharap." [Jeon Jungkook ✗ Roséanne Park Cha...