Bu bölüm özel bölüm olarak yazılmıştır.
♪ ORKID| Lay Low ♪
Keyifli okumalar ❤
❅"Hey Jennie!"
Adımın söylenmesiyle tekerlekli sandalyemi döndürerek elinde bir kutu patlamış mısırıyla odaya giren Rosie'ye çevirdim vücudumu.
"Efendim Rosie-shi?" Rosé gülümseyerek ağzına bir tane patlamış mısır atarak üzerimdekileri süzdü. Ve gözlerini bir süre üzerimdeki hırkada tuttu.
"Hırkasını hala geri vermemişsin, konuşmak için bahaneniz olsun diye vermiştim." İmalı imalı kıkırdadığında sırtımı sandalyeye yaslayarak dudaklarımı büzdüm.
"Sürekli etrafında başka bir kız gördüğümde yanına gitme hevesim yerle bir oluyor."
"Ah, klasik erkekler işte. En azından başın iki düşman erkekle belada değil." Rosé iç çekerek yanıma geldi ve çalışma masamın üzerine oturdu.
"Mısır ister misin?" Başımı iki yana sallayarak teklifini reddettim.
Oda sıcak olsada üzerimdeki Jimin'in hırkasını çıkartmayı istemiyordum. Ona geri verecektim fakat her seferinde başka kızlarla sohbet edip gülüşüyordu. Ve bu da benim öfkelenmeme ve sonrasında da hırkayı geri vermemeye sürüklüyordu.
"Sen ne yapacaksın sahiden? Ben bile ne düşüneceğimi şaşırmışken seni düşünemiyorum."
Jeon Jungkook Rosé'ye bugün bir yazı vermişti ve ondan hoşlandığını söylemişti. Min Yoongi ise bunu itiraf edeli birkaç günü aşkındı.Bana kalsa ikisine de güvenmezdim. İkiside güven vermiyordu. Çünkü tüm olaylar yalnızca 1 ay içinde ve olağandışı bir hızda ilerliyordu.
Rosé dudaklarını büzerek iç çekti.
"İkiside kendince haklı. Fakat birisi aslında haksız olmalı."
Ona destek vermek isteyerek gülümsedim. "Çok kafana takma, bu onların arasındaki sorun. Senin değil."
"İkisinin arasında kaldım." Rosé yanaklarını şişirerek elindeki patlamış mısır kutusunu masaya bıraktı. Ve aklına bir şey gelmiş gibi nefesini hızla geri üfleyerek yüzüme baktı.
"İkisinin arasında ki sorun, yoksa ben miyim?"
Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım.
"İkisi de gerçekten seni seviyor mu? Aşk üçgeni oluşmuşsa eğer aralarındaki sorun muhtemelen sensin. Fakat Rosié,onlar zaten birbirleriyle düşman olan iki insan değil miydi? Üstelik ikisinin de neredeyse aynı zaman diliminde etrafına gelmesinde bir tuhaflık yok mu sence de? " Tereddütle yüzüne baktığımda masadan inerek ayağa kalkmıştı.
"Bunu da düşünüyorum ve tedbirli davranıyorum. Belki de kendi sorunları yüzünden ben heba olacağım." İç çekerek Rosé'ye baktım. O ise açılan kapıya bakıyordu.
"Rosié benim, o ikisi hayatımızdan defolsun!" Odaya aniden giren Lalisa bağırarak yatağına atladığında güldüm.
"Taehyung kalsın yani?" Lalisa şaşkınca yüzüme baktığında Rosé kahkaha attı.
"Ben öyle bir şey söylemedim!" Lalisa yatağında doğrulup masanın üzerindeki mısır kovasına uzandı. Ağzına bir kaç tane mısır atmıştı ki, "Defolmasını da söylemedin ama." Diyerek sınırlarını zorladım. Onunla eğlenmek hoşuma gidiyordu. Çünkü o da sürekli benimle uğraşıp duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage ❧ rosékook ✓
Fanfiction"Her saat, yaralar sonuncusunu öldürürmüş. Sense her saat yarama yaralar ekliyorsun. Yaktığın yeter cehenneminde, kül oldum. Dokundukça savruluyorum, dokunmasan kanıyorum. Kokuna hasret kaldım. Hasretine dilharap." [Jeon Jungkook ✗ Roséanne Park Cha...