♪Billie Eilish| i love you♪Paragraflar arasında bol bol yorum yapın lütfen ♡
Keyifli okumalar ❤
❅
"Rosie! Bırak şu kitabı da yemeğini ye!" Oflayarak kitap ayracımı kaldığım sayfaya bıraktım. Gözlerimi Jisoo'nunkiler ile buluşturup dudaklarımı büzdüm.
"Yah! Çok heyecanlı bir kısımdayım. Okumak istiyorum ne yapayım?" Lisa kocaman aldığı tostu sallayarak dikkatimi çekmeyi başardığında merakla yüzüne baktım.
"Tosğ çoğ güzeğ olğmuş. Soğumadağn yeğ!" Ağzı tıka basa dolu olmasına rağmen konuşunca elimde olmadan kahkaha atmıştım.
"Lisa, toplum içinde ağzın doluyken konuşma." Jennie kısık sesle uyarısını yaptıktan sonra kolasından içmek için pipeti dudaklarının arasına yerleştirdi. Jennie, her zaman arkamızı toplayan, bize ablalık yapan kişiydi. İyiliğimizi her şeyden çok istediğini iyi biliyordum.
"Lalisa, yiyorum bak. İşte," tostumdan bir ısırık alarak çiğnemeye başlamıştım. Lalisa gülerek arkasına yaslandı ve elindeki kolayı dikledi. Jisoo Lisa'ya tuhaf bir ifadeyle bakarak kaşlarını çattı.
"Depresyonda mısın sen? Seni hiç bu kadar iştahlı görmemiştim." Lalisa'yla gözlerimiz kesişince dudaklarımı birbirine bastırdım. Taehyung ile yaşadıkları olayları kafaya takmıştı ve dün kendinin depresyonda olduğunu ilan etmişti. Evet ilan etmişti, yalnızca bana.
"Ne? Aşk olsun Jisoo lokmalarımı mı sayıyorsun sen? Açım ben aç!" Lisa yanaklarını şişirirken gözlerimi onlardan alarak okuma kitabıma çevirdim. Sadece bir sayfa daha okusam olmaz mıydı?
"Saymıyorum Lisa. Sadece bugün..daha iştahlısın işte."
Sadece bir sayfacık...
Parmaklarımı hafifçe kitaba doğru uzatırken Jisoo'nun boğazını temizleme sesi yükseldi. Ve aynı saniyede elimi geri çekip tosttuma uzattım.
"Tost çok güzel." Diye mırıldanarak bir ısırık aldığımda Jennie kahkaha attı.
"Jisoo, kızı rahat bırak. Merak ediyor işte." Jisoo kaşlarını çatarak yüzüme baktı.
"Şuan yemek yeme zamanı ama. Kitabını sonra da okuyabilir." Pes ederek başımı salladım.
"Tamam ya, okumuyorum. Yemek yiyorum işte." Tostumdan bir ısırık daha alarak çiğnedim. Sırtımı soğuk sandalyeye yaslayarak kantine gelen geçenleri izlemeye başlamıştım. Meyveli gazozumdan bir yudum almıştım ki, kantinin kapısında tanıdık bir kişi belirdi. Tanıdıktı, hemde çok fazla. İçtiğim gazozun boğazımı gıdıklamasıyla öksürmeye başlamıştım. Kantindeki çoğu kişi bana dönerken onunla göz göze geldim.
Siyah gözlerini gözlerimden çekmeden yanımdan geçip gitti. Yüzündeki yamuk sırıtışı hiç silinmemişti.
"Hey, iyi misin?" Jisoo sırtımı sıvazladığında başımı sallayarak onu onayladım. Lisa'nın uzattığı peçeteyi dudaklarıma bastırarak yaşaran gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapatmıştım.
Bu çocuk, gerçekten de oydu. Onu nerede görsem tanırdım.
Endişeli gözlerle beni süzen kızlara gülümseyerek baktım. "İyiyim ben. Sorun yok." Lalisa tek kaşını kaldırarak masanın üzerine eğilerek yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Ne gördün? Bir şey görmüşsün sen." Dudaklarımı birbirine bastırarak başımı hafifçe sallayarak onu onayladım. Omzumun üstünden geriye bakarak çaktırmamaya çalışarak nereye oturduğuna baktım. Hızla yüzümü çevirerek gözlerimi kızların meraklı yüzlerinde gezindirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage ❧ rosékook ✓
Fanfiction"Her saat, yaralar sonuncusunu öldürürmüş. Sense her saat yarama yaralar ekliyorsun. Yaktığın yeter cehenneminde, kül oldum. Dokundukça savruluyorum, dokunmasan kanıyorum. Kokuna hasret kaldım. Hasretine dilharap." [Jeon Jungkook ✗ Roséanne Park Cha...