♪HONNE-Crying over you(feat. RM, BEKA)♪
Keyifli okumalar ♥
❅
"Saçmalık!"
Kaşlarım çatık bir şekilde ayak parmaklarımın üzerindeki rakamı tekrar okudum.
"Yok ben anlamıyorum bu işi. 3 gündür yemediğim abur cubur, hamur işi kalmamışken nasıl sadece 1 kilo 400 gram alabildim? "Oflayarak tartının üzerinde yazan rakamı tekrar kontrol ettim.
46,6.
"Yediklerim 2 kilodan da fazlayken sadece 1400 gramı mı vücuduma girmiş? Ee, diğer yediklerim nereye gitti?!"
"Belki de metabolizman hızlı çalışıyordur." Omuzlarını umursamazca sallarken gözlerini tartıdan çekti.
"Herneyse, zaten üç günde 2 kilo almak hiç sağlıklı değil. Ayrıca bu ne acele? Düğününe kadar zayıflamak isteyen gelinler gibisin. Üstelik sende işler ters işliyor!"
Alt dudağımı ısırıp tartıdan indim. Bu hızla kilo almaya devam edersem istediğim kiloya kaç günde ulaşabilirdim? Ben o kiloya ulaşana kadar Jungkook beni bulmasa iyi ederdi. Üç gündür yemekhane dışında onu hiç görmemiştim. Yüzme turnuvaları yaklaşıyordu ve oldukça sıkı çalışıyordu. Yüzmeyi bile bilmeyen benim aksime, kendisi yüzme şampiyonuydu. Ve bu yıl yine şampiyonluğu elden düşürmeye hiç niyeti yok gibi gözüküyordu.
"Kahve almaya gidelim mi? Biraz ileride bir kahve dükkanı var. Sanırım geçen hafta açılmış."
Gülümseyerek başımı kaldırdırıp Jisoo'ya doğru adımladım.
"Bugün günlerden pazar, yinede açık mıdır?"
"Evet, sadece pazartesi günleri kapalı oluyormuş."
"Öyleyse gidelim." Jisoo başını sallayarak beni onayladı ve geçmem için kapıyı açtı.
"Teşekkür ederim Jisoo-shi."
"Benim için bu bir zevktir Leydim." Kıkırdayarak ardımdan dışarıya çıkan Jisoo'ya sempatik olduğunu düşündüğüm bir bakış attım. Anahtarını iki kez çevirip kapıyı kilitledi ardından kapıyı kontrol etti.
Dört kişilik arkadaş grubumuz olarak aynı eve çıkmıştık. Lalisa ve Jennie birlikte bir odayı paylaşırken Jisoo'yla bende aynı odada kalıyorduk. 4 kişi aynı evi tuttuğumuz için ev kirası oldukça uygun oluyordu. Üstelik onlarla birlikte aynı evde yaşamak gerçekten de çok eğlenceliydi. Her soruna hepberaber koşuyor, her mutlulukta hepberaber gülüyor ve her kötü olayda hepberaber ağlayıp yine hepberaber üstesinden geliyorduk. Onlar benim ikinci ailemdi ve ben onların tek bir saç telini bile milyonlara değişmezdim.
Apartmandan çıkıp cadde boyunca sohbet ederek yürüdük. Sonunda kahve dükkanının önüne geldiğimizde ağır bir kahve kokusu burnuma doluştu. Gülümseyerek burnumun sızlamasını önemsemeden derin bir nefes aldım. Gerçekten de muhteşem bir kokuydu. İster istemez kahveyi sevdiğim için kendimle gurur duymuştum.
Jisoo kapıyı ittirip içeri girdiğinde ardından bende içeriye girdim ve kahve kokusunun ciğerlerime doluşup orada dans etmesine izin verdim. Bu kokuyu sonsuza kadar koklayabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage ❧ rosékook ✓
Fanfiction"Her saat, yaralar sonuncusunu öldürürmüş. Sense her saat yarama yaralar ekliyorsun. Yaktığın yeter cehenneminde, kül oldum. Dokundukça savruluyorum, dokunmasan kanıyorum. Kokuna hasret kaldım. Hasretine dilharap." [Jeon Jungkook ✗ Roséanne Park Cha...