Paragraflar arasında bol bol yorum yapın lütfen ♡
Keyifli okumalar ❤
♪BTS|Dream Glow (Ft. Charlie XCX)♪
❅
Elimdeki tepsiyi mutfak tezgahına bırakıp saç tokamı açtım.Saçlarım dağılmıştı ve işimi yapmamda bana engel oluyordu. Saçlarım omuzlarımdan dökülürken hızlıca saçlarımı sıkıca toplayarak yeniden tokayla bağladım.
Duvar saatine baktığımda saatin henüz 2 olduğunu gördüm. Pekâlâ, öğle yemeği molası dışında hiç mola vermemiştik ve ben yorgundum. Fakat 5 saatim daha vardı.
Derin bir nefes alarak aşçıların yanına ilerledim. Hoseok bir şeyler pişirmekle meşgul görünüyordu. Nemli saçları, alnına düşmesine rağmen bunu umursuyormuş gibi duruyordu. Rahatsız olduğunu düşünerek yanına gelerek, o işiyle ilgilenirken elimle alnına dökülen saçlarını düzelttim. Gülümseyerek bana baktığında bende gülümsedim.
"Çok yorulmuş olmalısın Rosie." İç çekerek ne olduğunu anlamadığım yemeğin başından çıkarak bir aşçıya işaret etti. Aşçı Hoseok'un kaldığı yerden karıştırmaya başlayınca paytak adımlarla peşi sıra ilerledim. Şimdi de başka bir yemekle ilgilenmeye başlamıştı.
"Sorun değil Hyung," başını hafifçe sallayarak teşekkür ettiğinde gülümsedim.
"Roséanne, yeni müşterilerle ilgilenir misin?" Arkamı dönerek sesin geldiği yöne baktım. Giğer garson elindeki tepsiyle mutfağa girdi ve hızlı hareketlerle kirli bulaşıkları tepsisinden boşaltarak, müşteri siparişinin ne olduğunu söyledi.
Herkes, çok yoğundu. Hızlı hareketlerle mutfaktan çıkarak yeni gelen müşterilere kısa bir göz attım ve onlara doğru ilerledim. 4 tane erkek masada otururmuş konuşuyorlardı.
Masaya yaklaştıkça oturan çocukların kim olduğunu seçmeyi başarmıştım.
Jungkook, Jimin, üst sınıflardan Namjoon ve adını bilmediğim sarışın çocuk.
Bir an duraksasamda ilerlemeye devam ettim. Masalarına geldiğimde boğazımı hafifçe temizleyerek gülümsedim.
"Hoşgeldiniz, ne alırdınız?" Gözlerimi usulca yüzlerinde gezindirdim. Namjoon gülümseyerek yanağında oluşan çukurların meydana çıkmasını sağladı.
Gözlerimi usulca Jungkook'un yüzüne çıkarttığımda sırıtarak yüzüme bakıyordu. Gözlerimi hızlıca ondan kaçırdım.
"Burada mı çalışıyorsun Rosé?" Jimin'in sorusuna gülümseyerek başımı iki yana salladım.
"Hayır, arkadaşım buranın sahibi ona yardımcı olmak için bugün buradayım."
Anladığını belirterek başını salladı. Sırayla içecek siparişi verdiklerinde hızlıca not defterime kayıt ettim. Sıra Jungkook'a döndüğünde sırıtarak yüzüme baktı.
"Siz ne alırdınız?"diye özellikle sorduğumda arkasına yaslanarak "Tost."diye yanıtladı.
Kaşlarımı çattığımda güldü. "Neden bu kadar şaşırdığını anlayamadım?" Gözlerimi kırpıştırarak yüzüne baktım.
"Mönü'de tost olmadığı için şaşırdım." Dediğimde gülümsedi.
"Tost yiyemeyecek miyim yani?" Başımı hafifçe iki yana salladım. "Endişelenmeyin, ben şimdi söylerim. Kısa sürede hazırlarlar." Baş selamı vererek arkamı döndüm ve derin bir nefes aldım. Tanrı aşkına, tost da nerden çıkmıştı böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage ❧ rosékook ✓
Fanfiction"Her saat, yaralar sonuncusunu öldürürmüş. Sense her saat yarama yaralar ekliyorsun. Yaktığın yeter cehenneminde, kül oldum. Dokundukça savruluyorum, dokunmasan kanıyorum. Kokuna hasret kaldım. Hasretine dilharap." [Jeon Jungkook ✗ Roséanne Park Cha...