Keyifli okumalar ❤♪ Lana Del Rey| Hit And Run ♪
❅
Lalisa Manoban'
Jisoo'nun yanından ayrılarak resim sınıfına doğru ilerlerken derin bir nefes alarak konuşmak istediğim şeyleri kafamda tarttım. Taehyung ve ben.. nasıl desem? Arkadaş olmadığımız ortadaydı ona karşı bir takım duygular besliyordum. Ve onun da bana karşı boş olduğunu düşünmüyordum açıkçası. Yani eğer öyleyse, neden benimle uğraşıp duruyordu ki?
Öte yandan o kadar kapalıydı ki herkese, aklından ne geçtiğini asla anlayamıyordum. Fakat ben onun bilinmez sularında dalıp kulaç atmaya başladığım andan beri daha derinlere yüzmek ve onun dalgaları arasında nefes almak istiyordum.
İstiyordum işte.
Resim sınıfının aralık kapısının önünde durarak yavaşça kapıyı ittirdim ve sessizce kapıyı açtım. Boş sınıfı gözlerimi kısarak süzerken, en arka sıralarda oturan sırtı bana dönük kumral çocuğu hemen tanıdım. Gözlerime kararlı bir ifade yerleşirken oldukça sessiz adımlarla ona yaklaşmaya başladım.
Elindeki kalemle önünde duran kağıda özenle bir şeyler çiziyor, aralık duran dudaklarıyla sakince soluklanıyordu. Sessiz adımlar atmaya özen göstererek parmak ucumda ilerliyor, her an burada olduğumu anlayacağından endişeleniyordum.Aramızda birkaç adım kalmışken başımı yana eğerek ne çizdiğine bakmaya çalıştım. Gördüğüm resimle gözlerim şaşkınca kocaman olurken dudaklarım aralandı.
Gözleri kapalı bir çocuğun resmiydi bu. Göz pınarlarından yanaklarına süzülen koyu renkteki yaşlar, kandan olsa gerek beyaz tenine oldukça tezat duruyordu.
Sorun bir çocuğu çizmiş olması yahut o çocuğun kan ağlıyor olması değildi.
Kim Seok Jin. Çizdiği çocuk.
Ve ben bu çocuğu tanıyordum.
"Neden geldin Lalisa?"
İrkilerek olduğum yerde zıplarken şaşkın bakışlarımı saçlarına indirdim.
"Geldiğimi nerden anladın?"
"Kokunu tanıyorum," diye fısıldadı oldukça hüzünlü bir ses tonuyla. Kurumuş dudaklarımı yalayarak usulca karşısındaki sandalyeye oturdum ve gözlerimi kırpmadan çizdiği çocuğa baktım.
"Bu çocuğu biliyorum." Diye mırıldandım. "Neden onu bu şekilde çizdin?"
Yanağında süzülen kan damlalarına kaşlarımı çatıp bakarken yüzümü kaldırıp da Taehyung'a nasıl bakacağımı bilemedim. Bu kanlı gözyaşları sanki resimdeki çocuğa değil de, Taehyung'a aitti.
"Sadece bu çizimden kimseye bahsetme. Bilmen gereken başka bir şey yok."
Huzursuzca sarı saçlarımı kulağımın arkasına atarken kalemi tutan eline çevirdim gözlerimi. Ve o an bileğindeki bilekliklerin yanında kendine yer bulmuş saç tokama değdi gözlerim.
"Aslında tokamı geri isteyecektim."
"Hiç havamda değilim, Lalisa. Beni yalnız bırak."
Soğukkanlı bir sesle verdiği emre kaşlarımı çatarak dudaklarımı birbirine bastırdım. Benimle bu şekilde konuşacağını tahmin etmemiştim. Belki de yanılıyordum. Taehyung ve ben, hiçbir zaman olmayacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage ❧ rosékook ✓
Fanfiction"Her saat, yaralar sonuncusunu öldürürmüş. Sense her saat yarama yaralar ekliyorsun. Yaktığın yeter cehenneminde, kül oldum. Dokundukça savruluyorum, dokunmasan kanıyorum. Kokuna hasret kaldım. Hasretine dilharap." [Jeon Jungkook ✗ Roséanne Park Cha...