Keyifli okumalar ❤
❅
Roséanne Park Chae Young'
Neredeyse akşam olmak üzereydi. Hoseok Hyung'un resteronında Lalisa'yla birlikte karşılıklı oturuyor hemen masamızın yanımdaki cam duvardan gökyüzüne bakıyordum.
"Nerede kaldılar?" Diye hayıflandı Lalisa. Gözlerini kısarak resteronın kapısına sıkıntıyla bakıyordu.
Jisoo, bugün herkes için iyi bir gün olduğunu söyleyerek bugünü kutlamak istediğini, bu yüzden de Hoseok'tan izin alarak bir kutlama düzenlemek istediğini söylemişti. Hoseok zaten bu tür etkinlikleri sevdiği için hiç tereddüt etmeden kabul etmişti.
"Jisoo herkesi davet etmiş şaka gibi." Diye homurdandı Lalisa, restoranın kapısından içeriye giren Soyeon ve Yuqi'ye bakarken.
"Yeni çiftimiz nerede acaba?" Diye sordum kıkırdayarak.
"Daha dört gündür sevgililer ama onları tanımasan yıllardır sevgili sanarsın." Diyerek güldü Lalisa. Ardından eliyle camdan dışarıyı işaret ederek heyecanla konuştu.
"İşte, geliyorlar."
Gözlerimi resterona yaklaşan Jennie-Jimin çiftine çevirdim.
"Jennie adına çok mutluyum. Çok tatlı bir plotonikti. Her şeyin en iyisini hak ediyor."
Lalisa iç çekerek başını salladı. O esnada masanın üzerindeki telefonum çalmaya başladı. Ekrandaki 'Annem' yazısına derin bir nefes alarak baktım ve telefonu elime aldım.
"Anneme anlatmakta hata mı ettim anlamıyorum ki, benim için çok endişelenmeye başladı."
Lalisa gülerek arkasına yaslandı. "Dün akşam mı anlatmıştın?"
Başımı sallayarak telefonun sesini kapattım. Hiç sırası değil anne.
Gözlerimi yeniden Lalisa'ya çevirdiğimde dehşetle herkesin toplandığı masaya baktığını gördüm.
"Tanrı aşkına!" Diye söylendi öfkeli gözlerini bana çevirken.
"O Miyeon değil mi? Kim çağırdı onu ya?"
Gözlerimi usulca hazırlanan masaya çevirdim.
"Bilmiyorum, Soojin'le gelmiş olmalı. Hadi Lalisa biz de masaya gidelim herkes gelmek üzere."
Lalisa sinirle omuzlarını silkerek öfkeli gözlerini cama çevirdi.
"Gelmiyorum ben. Yine başlayacak canımlı cicimli konuşmaya. Gıcık oluyorum."
Kaşlarımı çatıp yüzüne baktığım sırada telefonumun ekran ışığı yandı. Annem yeniden arıyordu.
"Yakamı bırakmayacak." Diye homurdandım telefonu elime alırken.
"Ben dışarıya çıkıp annemle konuşacağım. Sende masaya git hadi."
Lalisa inatla omuzlarını silkti ve telefonunu çıkartarak uğraşmaya başladı. Derin bir nefes alarak resteronın çıkışına doğru ilerledim. Jennie ve Jimin yanımdan geçerken gülümseyerek baş selamı verdim. İkisi de selamıma karşılık vererek masanın yanına ilerlediler.
Kapıdan dışarıya çıkmamla soğuk rüzgârın yüzüme çarpması bir oldu. Yavaş adımlarla resteronın bahçesine yürüdüm ve telefonu yanıtladım.
"Roséanne Park?" Diye konuşmaya başladı annem endişeyle.
"Telefonumu neden açmıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage ❧ rosékook ✓
Fanfiction"Her saat, yaralar sonuncusunu öldürürmüş. Sense her saat yarama yaralar ekliyorsun. Yaktığın yeter cehenneminde, kül oldum. Dokundukça savruluyorum, dokunmasan kanıyorum. Kokuna hasret kaldım. Hasretine dilharap." [Jeon Jungkook ✗ Roséanne Park Cha...