On Sekiz: Sözler ve Sorumluluklar

8 0 0
                                    

"Beni benle dağıtacak tek kişi sendin."

Uyku saatimin geldiği gecenin karanlık fısıltıları arasında, kızıl saçların çevrelediği bir yüzden gelen, o hiç hoşlanmadığım sesi işittim. Jülide.

Gözlerim onun uzun, tehlike yayılan duruşu karşısında irileşti. Simsiyah, dekoltesiz, dar bir elbise giymiş, bir şeyin haberini verecekmiş gibi duruyordu. Ve dahası...

Alaz da yanındaydı.

Bakışlarım bu sefer ona kaydı. Üzerinde jilet gibi mat siyah bir takım elbise vardı. Gözlerinde kesin erişimi engelleyen bir duvarla buradaydı işte. Arkalarında hepsi birbirinin aynı gibi görünen bir düzine adam ve ciplerle bana bir şeyi bana bildirmek için bekliyorlardı.

Herhangi bir şey yapmamak için yemin etmişçesine sabit durmasına rağmen ağzımdan yine de onun adı çıktı. "Alaz?"

Adını söyleyince gözlerini kırpıştıracak gibi oldu ama kendini toparlayarak yeniden taviz vermeyen şekilde dimdik durdu.

"Seni almamız lazım," dedi Jülide sanki herhangi bir eşyadan bahseder gibi.

"Ne için?" diye sordum tüm bu teferruat gözümü korkutmaya başlamışken. Sesimin titremediğini umdum.

"Emniyet müdürünün yardımcısı seni merkeze getirmemiz için emir verdi. Bizim de çok bir bilgimiz yok."

Doğrusunu söylemem gerekirse; sırtlandığım tüm yükü ve burnumu pervasızca soktuğum bu 'ciddi' işlerin farkına şu an varmıştım. Kendimi birkaç gün içinde narkotik polislerinin arasında bulmuştum ve daha da kötüsü...

Bunu kendim istemiştim.

"Bu gece mi?"

"Şimdi ve kimsenin bilmemesi gerekiyor."

Omzumun üzerinden içerideki anneme baktım. Kapıyı tutan elimdeki gücün çekildiğini hissettiğimde panikledim.

"Kesinlikle." İlk defa konuşan Alaz'a döndüm ve gözlerimi kısarak ses tonundaki duyguyu çözmeye çabaladım. Korku? Endişe?

Rol yapıyor olmalıydı.

"Size güvenebileceğimi nereden çıkarıyorsunuz?"

"Yapma Riva," dedi gözlerindeki duvar sallanırken. Bilmediğim bir şey vardı ve bu durumdan şimdiden nefret etmiştim. Daha önce bunun olacağını biliyor gibi sıkıntıyla başını eğdi. Sanırım bu gece iyi polisi Karay oynuyordu.

"Güvenmen ve giyinmen için bir dakikan var."

Dalga geçiyorsun.

"Ve," diye ona katıldı Alaz, şaşkın bakışlarım eşliğinde. "Altmış saniye sonra bize güvenmemeye karar verip giyinmezsen de bizimle geleceksin."

*****

Merdivenlerden inerken hayli öfkeliydim. Altmış saniye içinde hem bu korku içindeki halimden, hem kıyafetlerimden, hem de Alaz için duyduğum endişeden sıyrılmam gerekiyordu.

Dolabıma ulaştığımda ne yapacağımı bilemez bir haldeydim. Onlarla gidip ne yapabilirdim ki? Ve merkez dedikleri yer neresiydi?

"Kırk saniye," diye bir ses yükseldi merdivenlerin başından. Panikle kendimi giyinmeye ikna ettim. Ve sonunda yazdığım ve izlediğim şeylerin yavaş yavaş gerçek oluşundan duyduğum hastalıklı zevke nail oldum.

Ancak düz siyah pantolonumu giyebilmişken kapım Alaz tarafından hiç de kibar olmayan bir şekilde açıldı. "Bitti. Gitmemiz gerek."

Ona dehşetle baktım. "Alaz üzerimde pijama var."

Kuğu: YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin