Yirmi: Muhbir

6 0 0
                                    

"İççekişimden, şuradaki düğümümden ne olur anla."

Zaman geçmiyordu. Buraya kadar gelebildiğim kısacık süre korkunçtu. Çöktüğüm yerde sinirden kızarmış Alaz'a kafa karışıklığıyla baktım.

Yasadışı bir durumu yetkililere gizlice bildiren kişi, bilgi uçuran güvercin, öyle mi?

Alaz, benim aksime sürekli oradan oraya gelip gidiyor, soluk soluğa bir şeyler bulmaya çalışıyordu. Yanımda durdu. "Bundan haberim yoktu. Her şey kontrolden çıktı. Kalk." Ses tonu sertti, alnındaki damarların hepsini koyu teninin altında görebiliyordum. "Riva. Bodrum'a."

"Hayır," diye itiraz ettim. "Seni gönderecekler Alaz, duymadın mı?"

Bunun düşüncesi bile tüm vücudumun titreme almasına sebep olmuştu. Ellerimi birbirine kenetleyip durdurmaya çalıştım. Bir anda düştüğüm boşluğun etkilerini hayretle izledi. Sanki onun için böyle bir şey yapabilecek kimsenin olmadığını sanıyordu da hayat karşısına beni çıkarmıştı.

Önümde diz çöküp ellerini bacağıma koydu. "Gereken her şeyi söyledim onlara, böyle bir şey olmayacak."

Ellerini ittim. "Bunu benden isteyemezsin!"

"İyi olacağım."

Bu sefer iyice kendimi kaybedip onu göğsünden ittirdim. "İyi falan olmayacak. Sen de olmayacaksın, ben de olmayacağım. Ben hiç olmayacağım."

Derin bir nefes alıp kalktım ve hızlı adımlarla, çıktığım kapıya geri yürümeye başladım. Artık geri dönüşüm yok.

İçeri girmeme bir adım kalmışken Alaz arkamdan "Riva bununla baş edebilecek kadar gerçekçi bir kız değil," diye seslendi.

O adıma kadar emin değilsem de şimdi emindim işte. Ona omzumun üzerinden bir bakış attım. Elleri saçlarındayken içeri girişimi izledi. Kapı kapanırken masaya ilerledim, ellerimi yaslayıp eğildim ve onlara meydan okudum.

"Yapacağım."

Önce Jülide'ye, sonra Mithat'a bakarken "Yalnız..." dedim. "Uykum geldi, beni hemen evime göndermezseniz bedelini ödersiniz."

****

"Harika," dedi adam bunca gergin insanın içinde arsızca gülümsemeye devam ederken. Elimi sıkmak için oturduğu yerden kalktı, ben de elimi masadan çekip kendimi dikleştirdim.

"Bakın işte." Odadakilere beni işaret etti. "Arkadaş için can bile verilebileceğinin canlı kanıtı Riva da fedakârlıklarıyla ülke güvenliğine büyük katkılar sağlayacak."

Mithat Göze'nin başlattığı sevimsiz alkış tufanı arasından benim için açılan kapıdan adamın elini omzuma koymasıyla geçtim. "Gel," dedi. "İmzalaman gereken şeyler var."

Bir şey demeyerek onu ve yanındaki silahlıları takip etmeye karar verdim. Alaz çıktığımızı görmesiyle oturup kaldığı yerden ayağa fırladı ve yanıma gelmek için hamle yaptı. Adamlar hemen onu kollarından tutarak yanıma gelmesini engellediler. "Bırakın onu!" diye bağırdı burnundan soluyarak.

Müdürü cık cıkladı. "Yaygara çıkarma, Alaz. Yalnızca birkaç belge var."

İki yapılı adamın tutuşundan kurtulur gibi olunca bir iki adım geri attı. Acınasıydı çünkü Alaz'ın şu an yaşadığı şeyle kolundaki iki adamı devirmesinin dakikasını almayacağını fark etmişti. Adamlar gibi o da kendini tutuyordu. "Hiçbir şeyi kabul edemez o, daha reşit bile değil! Ailesinden izin almanız gerekiyor."

Kuğu: YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin