7.Bölüm🌪

812 48 0
                                    

~2 gün sonra~

Barış'ın beni öpmesinin üstünden 2 gün geçmişti. Hala aklıma gelince sinirleniyordum. Resmen ilk öpücüğümü bir manyağa vermiştim!

O günün ardından bana karışmamış ve rahatsız etmemişti. Sadece bazen göz göze geliyorduk o kadar. Bugün akşam ise kuzenim Murat gelecekti.

Yine bir okul günü sabahıydı. Yataktan kalktım ve günlük rutinlerimi hallettikten sonra üstümü giydim. Saçlarımı dağınık topuz yaptım ve çantama gerekli eşyalarımı koyup aşağı indim.

Esra: günaydın yaprak kızım.
Yaprak: günaydın teyze.
Esra: gel bir şeyler atıştır.
Yaprak: yok aç değilim. Canım istemiyor.
Esra: bari bir çay içseydin.

Israrı üzerine ağzıma bir tane zeytin attım ve kapıya yöneldim.

Yaprak: hadi ben kaçtım.
Esra: peki, iyi dersler.

Çantamı sırtıma taktım ve okula doğru yürümeye başladım. Okula gelince direkt sınıfa, damla ile oğız'un yanına, çıktım. Ama sınıfa doğru yürürken herkes bana bakıyordu. Sanki bir şey varmış gibi. Umursamadım ve sınıfa girdim.

Yaprak: günaydın kuşlar!
Damla: günaydın.
Oğuz: günaydın.

İkisinin de sıratı asıktı. Ne olmuştu ki?

Yaprak: bir şey mi oldu? İkinizin de suratı asık.
Damla: var aslında bir şey...seninle ilgili.
Yaprak: söylesene. Neymiş benimle ilgili şey, merak ettim.

İkisi birbirine baktı. Ne olmuştu ki? İyice merak ve korku içimi kaplamıştı.
Oğuz, Damla'ya onaylar anlamında başını salladı. Damla telefonunu çıkarttı ve...Barış'ın beni öptüğü fotoğrafı gösterdi. Bir dakika...bu fotoğraf okulun whatsapp grubuna atılmıştı!

Telefonu elinden çektim hızlıca. Herkes bir şeyler yazmıştı. Şu anda hem sinirliydim hem de gözüm dolmuştu. Zar zor konuştum.

Yaprak: k-kim yapmış b-bunu?
Oğuz: Barış paylaşmış.

Sertçe yutkundum ve hemen ayağa kalktım. Damla kolumdan tuttu.

Damla: nereye?
Yaprak: o manyağa hesabını sorucam!
Damla: bak sakin ol.
Yaprak: ya nasıl sakin olayım?! Beni rezil etti! Hem de o zorla öpmüş olduğu halde, benim başıma kaldı! Ben şimdi göstericem ona!

Kolumu çektim ve hızla sınıftan çıktım. Herkes hala bana bakıyordu.

Yaprak: ne bakıyorsun ne?! Ayı mı oynuyor?!

Gözümden yaşlar akıyordu. Elimin tersiyle sildim ve yürümeye devam ettim. Her yere baktım ama yoktu. En son bahçede hep beraber otururken görmüştüm.

Yaprak: göstericim ben sana şimdi!

*barış ve arkadaşları bu sırada bahçede konuşuyorlardı.

Gökhan: biraz ağır mı oldu başkan?
Barış: hayır, hak etti.
Melisa: hala o kızı öptüğüne inanamıyorum.
Barış: rol icabı.
Melisa: bir an önce gitse de, kurtulsak.
Ali: Barış, kaldır onu ya. Yazık.
Barış: Ali n'oluyo sana, yaprak'ı korumalar falan?
Ali: çok kötü bir şey yaptın. Sana sadece bir şey söyledi diye, bu kadar yapman çok ağır.
Sinan: bence de Ali haklı.
Barış: vay be, hemen alıştınız kıza.
Ali: hiç akıllanmayacaksın. Böyle devam et.

*ali ayağa kalktı ve yanlarından ayrılırken buraya hızla gelen yaprak'ı gördü. Onun yanına gitti.

Ali: yaprak iyi misin?
Yaprak: Ali bırak! Şu manyağa hesabını sorucam!

Ali kolumdan tuttu ve önüme geçti.

Ali: ben onla konuşucam. Lütfen dur.
Yaprak: onun yüzüne tokat atmadan hayatta durmam!

*yaprak kolunu çekti ve Barış'ın yanına gitti. Bu sırada Barış onu görmüyordu. Yaprak yüzüne sertçe bir tokat yapıştırınca fark etti kızı. Yüzü tokatla beraber sola döndü. Barış yavaşça kafasını yaprak'a çevirdi. Yüzündeki çene kasları gerildi sinirden. Yaprak'a baktığında, gözleri kıpkırmızı olmuştu ağlamaktan. Konuşmaya çalıştı kız.

Yaprak: senden nefret ediyorum...oldu mu istediğin? Amacına ulaştığın için mutlu musun? Senin o pis yüzünü bir daha görmek, sesini dahi duymak istemiyorum. Sen...sen çok iğren bir insansın!

Dedim ve ona cevap hakkı vermeden okulun kapısından ağlayarak çıktım.

KABUSUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin